© Elazığ Günebakış Gazetesi

Glokom: Sessiz Görme Hırsızına Dikkat!

Glokom: Sessiz Görme Hırsızına Dikkat!

Göz Tansiyonu olarak bilinen glokom, belirti vermeden kalıcı görme kaybına yol açabiliyor. Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Mustafa Bülbül, glokomun tüm dünyada kalıcı körlük nedenleri arasında ilk sıralarda yer aldığını belirterek Bakış Haber’e açıklamalarda bulundu.

Haber: İrem Yılmaz

 

“UZUN SÜRE HİÇBİR BELİRTİ VERMEDEN, YAVAŞ YAVAŞ GÖRMEMİZİ ELİMİZDEN ALABİLİR”

Gözlerimizin, dünyayı algılamamızı sağlayan en kıymetli organlarımızdan biri olduğunu belirten Op. Dr. Mustafa Bülbül, “Ancak bazı hastalıklar var ki, uzun süre hiçbir belirti vermeden, yavaş yavaş görmemizi elimizden alabilir. İşte bunların başında glokom gelir” dedi. Halk arasında genellikle “göz tansiyonu” olarak bilinen glokomun tüm dünyada kalıcı körlük nedenleri arasında ilk sıralarda yer aldığını aktardı.

 

“BAZI DURUMLARDA SIVININ DIŞA AKIŞI ENGELLENİR”

Gözün içinde siliyer cisim adı verilen bir yapıdan sürekli olarak üretilen ve gözden belli bir drenaj yolu ile ilerleyerek tekrar kan dolaşımına kazandırılan bir sıvı (aköz humor) bulunduğunu açıklayan Op. Dr. Bülbül, “ Bu sıvının üretimi ve drenajı arasındaki denge, göz içi basıncını belirler. Ancak bazı durumlarda sıvının dışa akışı engellenir ve göz içi basıncı normal seviyelerin üzerine çıkar. Artan basınç, gözümüzden görüntüyü alıp beyine iletim sağlayan optik siniri ve optik siniri oluşturan gangliyon hücrelerini tahrip ederek görme kaybına neden olur” dedi.

 Göz ile beyin arasındaki bu bağlantının zarar gördükçe, görme alanı daralmaya başladığını ve ileri evrelerde merkezi görmenin bile kaybedilebileceğini belirtti.

 

“YAŞ ARTIKÇA RİSK YÜKSELİR”

Glokom açısından kimlerin risk altında olduğunu anlatan Op. Dr. Mustafa Bülbül,  Glokomun her yaştan kişide görülebileceğini, ancak bazı grupların daha yüksek risk altında olduğunu bildirerek,

“40 yaş ve üzerindekiler: Yaş arttıkça risk yükselir.

Ailede glokom öyküsü bulunanlar: Genetik geçiş önemli rol oynar.

Şeker hastaları (diyabetikler): Diyabet, göz içi yapılarında değişikliklere yol açabilir.

Yüksek miyop veya hipermetropisi olanlar: Gözün yapısal özellikleri glokom riskini artırabilir.

Uzun süreli kortizon kullananlar: Kortizon, göz içi basıncını yükseltebilir.

Göz yaralanması geçirenler: Travmaya bağlı drenaj kanallarında tıkanıklık gelişebilir.

Yüksek tansiyonu ve damar hastalıkları olanlar: Kan dolaşımıyla ilgili problemler göz sinirini olumsuz etkileyebilir” dedi.

 

“HASTALIK GENELLİKLE UZUN YILLAR BOYUNCA BELİRTİ VERMEZ”

Glokomun belirtilerine dair, Glokomun en tehlikeli özelliğinin, sinsi ilerlemesi olduğunu vurgulayan Op. Dr. Mustafa Bülbül,  “Hastalık genellikle uzun yıllar boyunca belirti vermez. Görme kaybı başladığında ise hasar çoğu zaman kalıcıdır” ifadesini kullandı.

 

“BU BELİRTİLER ACİL MÜDAHALE GEREKTİREN DURUMLARDIR”

En sık görülen açık açılı glokom tipinde Çevresel (periferik) görme alanının daralmaya başladığını, başlangıçta hastanın fark etmediğini belirterek, “Çünkü merkezi görme uzun süre sağlam kalabilir. Ancak ilerledikçe görüş tünel gibi daralır” dedi.

Açı kapanması glokomu gibi ani gelişen türlerinde ise belirtilerin daha hızlı ortaya çıktığının altını çizen Op. Dr. Mustafa Bülbül,”Gözde şiddetli ağrı, baş ağrısı, bulanık görme, ışıkların etrafında renkli halkalar görmek, gözde kızarıklık, mide bulantısı ve kusma belirtilerinin görülebileceğini söyledi.

Bu belirtilerin acil müdahale gerektiren durumlar olduğunu söyleyen Op. Dr. Bülbül, Zamanında müdahale edilmezse kalıcı görme kaybı gelişebileceğine değindi.

 

“GLOKOMDA ESAS AMAÇ, MEVCUT GÖRMEYİ KORUMAKTIR”

Glokomun tedavi edilip edilemeyeceğine dair bilgilendirmelerde bulunan Op. Dr. Mustafa Bülbül, “Glokomda esas amaç, mevcut görmeyi korumaktır. Çünkü kaybedilen sinir dokusunu geri getirmek mümkün değildir. Ancak erken teşhis ve uygun tedavi ile hastalığın ilerlemesi durdurulabilir “dedi.

 

“ GÖZ DAMLALARI EN YAYGIN KULLANILAN YÖNTEMDİR”

Tedavi seçeneklerinden bahseden Op. Dr. Bülbül, “Göz damlalarının en yaygın kullanılan yöntem olduğunu söyleyerek göz içi basıncı düşürerek sinir hasarını önler” dedi. Lazer tedavisinin ise özellikle sıvının dışa akışını kolaylaştırmak için uygulanabileceğini ifade ederek,İlaç ve lazerle kontrol altına alınamayan hastalarda ise cerrahi ile yeni drenaj yolları oluşturulduğunu belirtti.  Mikroinvaziv glokom (MIGS) cerrahilerine değinen Op. Dr. Mustafa Bülbül, “Son yıllarda uygulanan, daha az travmatik ve hızlı iyileşme sağlayan modern tekniklerdir” dedi.

 

“ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIR”

Erken teşhisin hayat kurtardığının altını çizen Op. Dr. Mustafa Bülbül, Glokomun en güçlü silahının erken teşhis olduğunu vurgulayarak, “40 yaş üzerindeyseniz, ailede glokom öyküsü varsa, yukarıdaki risk faktörlerinden biri sizde bulunuyorsa, mutlaka yılda bir defa göz muayenesi yaptırmalısınız” ifadesini kullandı.

 

Op. Dr. Bülbül, “Göz tansiyonu ölçümü, optik sinir değerlendirmesi ve görme alanı testleri, glokomun erken teşhisinde büyük önem taşır” dedi.

 

“GLOKOM, TEDAVİ EDİLEBİLİR AMA TAMAMEN İYİLEŞTİRİLEMEYEN BİR HASTALIKTIR”

Göz sağlığının ihmal edildiği takdirde geri dönüşü olmayan sonuçları beraberinde getirebileceğini belirten Op. Dr. Mustafa Bülbül, “Glokom, tedavi edilebilir ama tamamen iyileştirilemeyen bir hastalıktır. Erken teşhis edilirse, ömür boyu sağlıklı bir görme ile yaşamak mümkündür. Unutmayın; göz sağlığı ihmal edilirse geri dönüşü olmayan sonuçlar doğurabilir. Düzenli göz kontrollerinizi aksatmayın, gözleriniz sizi uzun yıllar hayata ve hayatın güzelliklerine baktırmaya devam etsin” ifadesini kullandı.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER