Türkiye’de konut piyasasında yaşanan sorunlar giderek derinleşiyor. Yüksek faiz oranları, artan konut fiyatları ve kiralardaki büyük artış, ev sahibi olmayı ve kirada yaşamayı zorlaştırıyor. Konut sektöründeki bu kriz, hem alıcıları hem de kiracılara ciddi zorluklar yaşatırken, uzmanlar durumu yalnızca fiyat artışlarıyla değil, kentsel dönüşüm ve tapu harçları gibi unsurlarla da değerlendiriyor.
KONUT FİYATLARINDAKİ HAREKETLİLİK VE FAİZ ARTIŞLARI
Son dönemde konut fiyatlarındaki hareketlilik sürerken, 2024 yılı sonlarına doğru Merkez Bankası’nın faiz indirimi yapmasıyla kısa süreli bir canlanma gözlemlendi. Ancak ardından gelen faiz artışları, sektörde yeniden durgunluk belirtileri gösterdi. Satılık ilanlar artık daha uzun süre piyasada kalırken, alım-satım işlemleri eski temposundan uzaklaştı. Mevduat faizlerinin %50'ye kadar çıkması ise yatırımcıları konut yerine bankalarda değerlendirme yapmaya yönlendirdi.
KREDİLİ SATIŞLARDA DARALMA VE KİRALIK KONUT PİYASASINDA BASKI
Kredili satışlar, yüksek faiz oranları nedeniyle büyük bir daralma yaşıyor. Konut sahibi olmak isteyenler ya peşin ödeme yapmak zorunda kalıyor ya da kredi kullanmak durumunda kalıyor. Ancak kredi faizleri, alıcılar için büyük bir engel oluşturuyor. Bu durum, krediyle ev alamayan kişilerin kiralık konut arayışını artırıyor ve kiralık piyasasındaki baskıyı daha da büyütüyor. Kiracılar ile ev sahipleri arasındaki pazarlıklar sıkılaşırken, taraflar arasındaki anlaşmazlıklar da artmış durumda.
KİRA MI, MEVDUAT MI DAHA KARLI?
Özellikle yatırımcılar açısından, kira gelirleri ile mevduat faiz oranları arasındaki fark giderek büyüyor. Örneğin İstanbul’da 7 milyon TL’ye alınan bir dairenin aylık kira geliri 40 bin TL’yi geçmezken, aynı meblağ bankada %50 faizle değerlendirildiğinde, aylık 250 bin TL getiri sağlıyor. Yıllık bazda, kira geliri yaklaşık 480 bin TL olurken, mevduat faizi 3,5 milyon TL’ye yakın kazanç sunabiliyor.
UZMANLARDAN DEĞERLENDİRMELER: “KONUT, UZUN VADEDE KAZANDIRAN BİR ARAÇ”
As Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Sert, konutun değer artışı ve enflasyon karşısındaki gücüne dikkat çekiyor. Sert, 7 milyon TL’ye alınan bir evin yıl sonunda yüzde 40’lık enflasyonla birlikte yaklaşık 10 milyon TL değerine ulaşacağını belirterek, bunun 3 milyon TL civarında sermaye kazancı sağlayacağını vurguladı. Kısa vadede mevduatlar cazip görünse de, uzun vadede konutun değerini koruyan ve yatırımcıya kazanç sağlayan bir araç olmaya devam edeceği ifade ediliyor.
KENTSEL DÖNÜŞÜM VE TAPU HARCI SORUNLARI
Deprem riski yüksek olan Türkiye’de kentsel dönüşümün artık bir zorunluluk haline geldiği belirtiliyor. Sert, bu sürecin yalnızca bina yenileme değil, kapsamlı bir planlama ve finansman modeliyle yapılması gerektiğini savunuyor. Ayrıca tapu harçlarının yüksekliğine dikkat çeken Sert, bu durumun vatandaşları eksik beyan vermeye ittiğini, tapu harcı oranlarının düşürülmesi veya kademeli hale getirilmesi gerektiğini belirtiyor.
KONUT PİYASASINDA DURAĞANLIK VE FİYAT ARTIŞLARI
2025 itibarıyla konut fiyatlarındaki hızlı artış temposu yerini durağanlığa bırakmış durumda. Parasal sıkılaşma ve kredi imkanlarının daralması, fiyatlar üzerinde baskı oluştururken bazı bölgelerde nominal düşüşler yaşanıyor. Ancak enflasyonun yüksek kalması nedeniyle reel bazda konut fiyatları geriliyor. Uzmanlar, faizlerin düşmesi durumunda yılın sonlarına doğru fiyatlarda sınırlı bir toparlanma yaşanabileceğini öngörüyor.
Konut krizi, sadece alıcılar ve kiracılar için değil, aynı zamanda sektördeki yatırımcılar için de ciddi zorluklar yaratmaya devam ediyor. Uzmanlar, piyasanın normale dönmesi için daha kapsamlı ekonomik adımların atılması gerektiğine işaret ediyor.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.