Yargıtay, ipotek ve iş hukuku alanında verdiği iki kritik kararla benzer davalarda izlenecek yol açısından emsal niteliğinde içtihatlara imza attı. Adalet Bakanlığı’nın başvurusu üzerine yapılan incelemelerde, yerel mahkemelerce verilen kararlar “kanun yararına” bozuldu.
İPOTEK DAVASINDA FAİZ VE TAKİP MASRAFLARI VURGUSU
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, 1936 yılında tesis edilmiş ve uzun yıllar faiz işletilmediği gerekçesiyle kaldırılmak istenen bir ipotekle ilgili dosyada önemli bir karar verdi. Yerel mahkeme yalnızca anaparanın yatırılmasıyla ipoteğin kaldırılmasına hükmetmişti. Ancak Yüksek Mahkeme, ipoteğin türü gereği faiz ve takip masraflarının da dikkate alınması gerektiğini belirterek kararı bozdu. Böylece benzer durumlarda sadece anapara değil, tüm alacak kalemlerinin göz önünde bulundurulması gerektiği vurgulandı.
İŞ KANUNU UYGULAMASINDA ÖZEL-RESMİ AYIRIMI
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi ise Adana’da özel iki şirket arasında çalışan bir işçinin ücret davasına ilişkin yerel mahkeme kararını mercek altına aldı. Yerel mahkeme, İş Kanunu’nun 36. maddesini, kamu kurumlarına özgü yükümlülükleri özel bir şirkete uygulayarak karar vermişti. Ancak Yargıtay, kamusal düzenleme niteliğindeki hükümlerin özel sektöre doğrudan yüklenemeyeceğini belirterek bu kararı da hukuka aykırı buldu ve bozdu.
HUKUKİ NETLİK VE UYGULAMA BİRLİĞİ SAĞLANIYOR
Her iki karar, yargılamada tutarlılığın sağlanması ve mahkemeler arası yorum farklılıklarının azaltılması açısından büyük önem taşıyor. Hukukçular, bu tür bozma kararlarının emsal nitelikte olduğunu belirterek, yargılama süreçlerinde belirsizliklerin azaltılmasına katkı sunduğuna dikkat çekiyor.
Yargıtay’ın bu içtihatları, özellikle ipotekli alacakların tahsili ile iş hukukunda özel-kamu ayrımının sınırlarının netleştirilmesi bakımından hukuk camiasında dikkatle takip ediliyor.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.