Kaligrafi, sabırla yapılan, zarafet ve denge gerektiren bir sanat. Kadircan Türközmen ise bu dünyaya sıradışı bir şekilde adım atarak, eğitim almadan geliştirdiği tarzıyla dikkat çekiyor. Harflerin estetikle buluştuğu yolculuğunu Bakış Haber’e anlattı.
Haber: Aylin Solmaz
“İKİ AY SONRA DAHA GÜZEL YAZACAĞIM DEDİM”
Kaligrafiye olan ilgisinin tamamen bir tesadüfle başladığını söyleyen Kadircan Türközmen, ilk adımı bir Amerikan şirketinde çalıştığı dönemde attığını ifade etti:
“Yaklaşık 15.000 kişinin çalıştığı büyük bir şirketteydim. Bir arkadaşımın kaligrafiyle uğraştığını gördüm. ‘Ben de yapacağım.’ dedim. O da bana ‘Bunu çok diyen oldu.’ dedi. Ben de ona ‘İki ay sonra senden daha güzel yazacağım.’ dedim. Çok çalıştım ve gerçekten de başardım.”
Resim yeteneğinin de bu sürece katkı sağladığını vurgulayan Özmen, kaligrafinin sadece çalışmakla değil, yetenekle de gelişen bir sanat olduğunu belirtti:
“Bu işin %10'u yetenek, %90'ı emek. Ama o %10’luk doğal yetenek yoksa, sadece çalışmak yeterli olmuyor.”
KALEMİN DURUŞU, HARFİN RUHUDUR
Kaligrafinin görsel bir sanat olduğunun altını çizen Türközmen, tek bir çizginin bile çok şey anlattığını ifade ediyor. Kalemin doğru açıyla tutulmaması hâlinde karakteristik şekillerin çıkmadığını söyleyerek, temel tekniklere dikkat çekiyor:
“Kalemi 75 derece açıyla tutmak şart. Harflerin formunu, neleri yapıp yapmamak gerektiğini bilmeden estetik bir yazı ortaya çıkmaz.”
Eskiden kaligrafinin çok daha zahmetli bir sanat olduğunu belirten sanatçı, günümüzde dolma kalemler ve keçe uçlu kaligrafi kalemleriyle bu sanatın herkes için daha ulaşılabilir hale geldiğini söylüyor.
KENDİNE HAS BİR TARZ: DENEYEREK GELİŞEN SANAT
Kadircan Türközmen, hiçbir özel kaynaktan ya da hocadan faydalanmadan tamamen gözlem ve deneme-yanılma yöntemiyle kendi yazı stilini geliştirdiğini belirtiyor:
“Bana hep ‘Tarzınızı nasıl tanımlarsınız?’ diye soruyorlar. Açıkçası hiç düşünmemiştim. Elias Canetti’nin Kitle ve İktidar kitabında dediği gibi: ‘Bize bir soru sorulana kadar ne düşündüğümüzü bilmeyiz.’ Tarzım, zamanla içimden gelen bir şey olarak şekillendi.”
KALİGRAFİ VE ŞİİR: İKİ SANATIN AHENKLİ BULUŞMASI
Yazının estetik boyutunun yanı sıra anlamla da bütünleşmesi gerektiğini düşünen Türközmen, kaligrafiyle şiiri bir araya getirerek bu iki sanatın iç içe geçtiğini söylüyor:
“İlk yazdığım şiirleri kaligrafiyle yazmıştım. Hâlâ saklıyorum. Şiir ve yazı bir araya geldiğinde ortaya katmerli bir güzellik çıkıyor.”
“GENÇLERİN İLGİSİ UMUT VERİCİ”
Özellikle gençlerin ve hatta ileri yaşlardaki bireylerin kaligrafiye olan ilgisinin sevindirici olduğunu belirten Özmen, kendisinden sık sık “Nereden ders alabiliriz?” sorusunu duyduğunu söylüyor.
“40-50 yaşında olup kaligrafi öğrenmeye başlayan insanlar var. Karı koca birlikte gelip ders alanlar bile oluyor. Bu çok kıymetli.”
Kendisi bire bir ders vermese de İsmet Hoca ve Ahmet Ercan gibi isimleri önerdiğini söyleyen sanatçı, bu isimlerin müzelerde eserleriyle yer alan, alanında çok yetkin kişiler olduğunu belirtiyor.
YENİ BAŞLAYANLARA TAVSİYELER: SABIRLI OLUN
Kaligrafiye yeni başlayanların en çok yuvarlak harflerde zorlandığını dile getiren Özmen, bu süreci bisiklet sürmeyi öğrenmeye benzetiyor:
“‘o’, ‘c’, ‘e’ gibi harfler zorlayıcı olabiliyor. Ama zamanla kas gelişiyor, el alışıyor. Sabırlı olmak çok önemli.”
TEK KELİMEYLE KALİGRAFİ
Röportajın sonunda kaligrafiyi tek kelimeyle tanımlaması istendiğinde, Kadircan Türközmen’in cevabı düşünmeye gerek bile bırakmıyor:
“Kaligrafi, harflerin estetiğidir.”
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.