Sanat Tarihi Uzmanı Kadir Atıcı, 2014 yılından bu yana memleketi Elazığ’da kültür, sanat, arkeoloji ve sanat tarihi üzerine çalışmalar yürütüyor. 2004 yılında Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nden mezun olan Atıcı, bir süre Malatya’da görev yaptıktan sonra Elazığ’a dönerek Harput başta olmak üzere bölge tarihi üzerine yoğunlaştı.
Haber: Aylin Solmaz
Son dönemde yayımladığı ilk kitabı büyük ilgi gören Atıcı, kitabın ortaya çıkış sürecini ve içerdiği temel mesajı şu sözlerle özetliyor:
“Öğrencilik yıllarımdan beri Osmanlı dönemine ait hurufat defterleriyle ilgileniyor, sürekli notlar alıyordum. 2020 yılında yaptığım bir araştırmada, Harput’ta vakıflardan maaş alan belirli bir meslek grubunun dikkatimi çektiğini fark ettim. Bu defterlerden adeta cımbızla çekerek bu meslekleri belirledim ve detaylandırarak bugünkü kitabımı oluşturdum.”
Atıcı, kitabında Osmanlı’nın taşradaki yüzü olarak Harput mimarisini ve sanatını ele alıyor. Vakıf sistemi üzerinden şekillenen bu yapıların sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik yapıyı nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor. Osmanlı döneminde şehirlerin kamu gücüyle değil, vakıf gücüyle kurulduğunu belirten Atıcı, bu anlayışın Harput’ta da güçlü biçimde görüldüğünü ifade ediyor.
“1712 yılında Karaçorlu Osman Ağa tarafından yapılan Yeni Hamam’ın geliriyle, Kurşunlu Camii’nin dışındaki medresede görev yapan muallimlerin maaşları ödeniyordu. 18. yüzyıl sonunda ise Hatice Hanım ve Fatma Hanım, ziynet eşyalarını vakfederek Meydan Camii’nde görev yapan din görevlilerinin maaşlarını karşılamıştı. Tüm bunlar vakıf sisteminin nasıl güçlü bir dayanışma mekanizması olduğunu gösteriyor.”
Harput’un geleneksel “Kürsübaşı” kültürünü de bu bağlamda değerlendiren Atıcı, bu geleneğin yalnızca bir eğlence biçimi değil, aynı zamanda mahalle halkının bir araya gelip sorunlara çözüm aradığı bir sosyal yardımlaşma platformu olduğunu vurguluyor. Kürsübaşı geleneğini, Şanlıurfa’daki sıra gecelerine benzeten Atıcı, bu tür geleneklerin vakıf medeniyetinin manevi boyutunu da ortaya koyduğunu belirtiyor.
Kitabın özellikle genç kuşaklara önemli mesajlar taşıdığını söyleyen Atıcı, şu çağrıda bulunuyor:
“Okuyucular, bu kitabı okuduklarında tarihten bugüne uzanan vakıf kültürünün bir şehirde nasıl mimari ve toplumsal bir yapı oluşturduğunu görecekler. Şehirlerin yalnızca bugünle değil, geçmişin mirasıyla da şekillendiğini anlayacaklar. Harput’a geldiklerinde sadece bir yapı değil, o yapının arkasındaki sosyal çarkı da fark edecekler.”
Kadir Atıcı, kitabıyla yalnızca Harput’un tarihi birikimini gün yüzüne çıkarmakla kalmıyor; aynı zamanda sosyal dayanışmanın, paylaşmanın ve toplumsal sorumluluğun tarihsel kökenlerine de ışık tutuyor.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.