Elazığ
30 Haziran, 2025, Pazartesi
  • DOLAR
    39.89
  • EURO
    46.83
  • ALTIN
    4218.2
  • BIST
    9.405
  • BTC
    108261.34$

Doktorlar, Rakamlar ve Diğer Masallar. Sağlık sistemi, 7/24 açık süpermarket gibi maşallah!

29 Haziran 2025, Pazar 11:55

Türkiye’de sağlıkta başarı, Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci’ye göre hasta sayısıyla ölçülüyor. “Biz günde 100 hasta bakıyoruz, OECD ortalamasının iki katıyız!” diye övünerek açıklama yapıyor kendisi.

Tebrikler.

Gerçekten.

Çalışkanlığınızdan değil, bu başarı hikâyesini anlatma cesaretinizden ötürü.

Çünkü artık biliyoruz ki sağlık sistemi, bir maraton değil, 7/24 açık bir süpermarket gibi çalışıyor. Ama kasa tek, müşteri çok, fişler havada uçuşuyor.

Ancak Elazığ’dan bir ses yükseliyor.

Diyor ki Dr. Murat Gönül: “Hop bir dakika! Bu iş öyle değil!”

Elazığ Aile Hekimleri Derneği Başkanı, bize pembe gözlüklerimizi çıkarıp biraz da gerçeği görelim diyor. Rakamlarla oynayarak sistemin başarıdan başarıya koştuğunu anlatmak kolay; ama o rakamların arkasında nefes nefese kalmış doktorlar, gecesini gündüzüne katmış hemşireler ve hâlâ randevu bulamayıp MHRS’ye söven hastalar var.

Hani nerede bu OECD ortalamasının keyfi?

Dr. Gönül diyor ki: “Sağlıkta başarı, fazla hasta bakmakla değil, kaliteli hizmetle olur.”

Ne kadar klişe, değil mi?

Ama gelin görün ki gerçekler bazen klişelere sığınıyor çünkü başka çare kalmıyor.

Nitelik mi dediniz?

Sistem hâlâ nitelikli hizmeti cezalandırıyor. Aile hekimleri hastaya uzun uzun baksa, sistem diyor ki “Sen yavaş çalıştın, az hasta baktın, hak edişin eksik.”

Sonra ne oluyor?

Doktorlar hız rekorları kırıyor, hastalar muayene sırasında nefes bile alamadan dışarı atılıyor, “Bir dahaki sefere kan tahliline bakarız” denip evine gönderiliyor.

Acil servisler ise ayrı bir âlem.

Son 20 yılda başvuru sayısı dört buçuk kat artmış.

Acil değil ama mecburiyetten acile giden hastalar, poliklinikten randevu bulamayanlar, ‘Aile hekimi tatile çıkmış, yerine kimse yokmuş’ diyen sistem…

Evet, başarı budur belki de!

Sistemi bu kadar zorlarken hâlâ ayakta tutmak, hâlâ “başarı” kelimesini ağza alabilmek.

Bravo.

Ve Bakanlık diyor ki: “15 milyon kişi birinci basamağa yönlendirildi.”

Harika. Gerçekten kim bunlar?

Vatandaş mı?

Hayalet hasta mı?

MHRS’ye girip 3 saniye sonra vazgeçen kişi de mi bu sayıya dahil?

Belli değil.

Şeffaflık mı?

O da başka bir OECD standardı galiba.

Bizde pek yok.

Sistemin içinde çalışan sağlık emekçileri tükenmiş, sosyal hayatları kalmamış, nöbet çıkışı bir kahve içecek hâlleri yok.

Sonra soruluyor. “Niye gülümsediniz hastaya?”

Çünkü göz altı torbalarına makyaj yapmaktan başka çare kalmamış. Doktor da insan, hemşire de, teknisyen de. Robot değil. Ama sistem onları bir tuşa basan otomata çevirmeye kararlı.

Şimdi siz söyleyin.

Başarı bu mu?

Gerçekten mi?

Günde 150 hasta bakmak mı başarı?

Yoksa 15 hastaya adam gibi bakıp, teşhis koyup, yol göstermek mi?

Belki de sorun tam olarak burada.

Sağlık sistemini fast-food mantığıyla işletmeye çalışıyoruz.

Ne kadar hızlı, o kadar iyi!

Ama sonuçta elde kalan, midesi yanan bir toplum ve tükenmiş bir sağlık ordusu.

Sistem çalışıyor, evet.

Ama alarm vererek.

Dr. Murat Gönül’ün dediği gibi.

 “Sağlıkta başarı, sayı değil; insana dokunmakla olur.”

 Gerçek bu kadar basit.

Ya da bu kadar zor.

Saygılarımla…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum