Elazığ
05 Aralık, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    34.06
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2730.4
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57646.840$

Papaz Ve Örgütü

24 Ekim 2024, Perşembe 10:31

2 Ekim 1928 Papaz Jose Maria Escriva Balaguery Albas tarafından kuruldu, OPUS DEİ adını aldı, Katolik bir örgüt olarak bilinir, bu örgüt kısa sürede hatırı sayılır bir taraftar bulmayı başardı, ciddi bir serveti kontrol etmeye başladı, Dünyanın dört bir yanında okullar açtı, sahip olduğu televizyon, gazete ve dergi sayısı yüzleri buldu, örgüt önce Papalığın afarozuna uğradı, Papaz Maria aforoz edildi, sonraki yıllar örgütün gelişip yayılması devam etti.  Bu gelişme karşısında Vatikan Papaz Mariayı 1950 yılında aziz ilan etti, Örgütü resmen tanıdı. Opus Dei bir komünizm karşıtı örgüt olarak da bilinir, Katolik iş insanlarını ve meslek sahibi eğitimli insanları bir araya getirdi, Opus Dei tanrının işi, tanrının eseri anlamına gelirse de yaygın olarak ahtapotun kolları olarak da anılır.

Bu satırlar bize tanıdık bir örgütü hatırlatıyor, faaliyet alanı, örgütlenme biçimi, hedefindeki kitleler, kontrol ettiği servete bakıldığında bire bir FETÖ terör örgütü tarif ediliyor da diyebiliriz. Sadece bir fark var Papaz Maria Vatikan tarafından önce aforoz ediliyor sonra aziz ilan ediliyor, FETÖ terör örgütü elebaşı papaz ise aforoza uğramadan bizzat Devlet tarafından teşvik ediliyor, destekleniyor ve güçlendiriliyor, sonra 15 Temmuz ile birlikte hain ilan ediliyor. FETÖ terör örgütünün kurucusu ve lideri ha geberdi, ha geberecek derken en sonunda geberdi, bir hain geberdi de denilebilir hiç umursanmayabilirdi, öyle olmadı Cumhuriyet tarihine kara harflerle geçecek bir ayaklanma bu örgüt eli ile CIA ve MOSSD tarafından planlandı ve yürürlüğe sokuldu. Bu ayaklanma 241 cana mal oldu, meclis bombalandı, külliye hedef alındı, özel harekat polisleri katledildi, başarılsaydı Ülke bir iç savaş yaşayacak, belki de bölünecekti bu yüzdendir ki Örgütün liderinin ölümü doğal olarak gündemin baş köşesine oturdu.

İlk olarak örgüt bundan sonra parçalanır mı, liderlik mücadelesi olur mu gibi sorulara cevap arandı, bu sorulara ben cevap vereyim, hayır bu ihtimallerin çok önceden önü alındı, örgüt bundan sonra bir konsey tarafından yönetilecek ve Konsey başkanı da terörist başının ''vasiyeti'' ile Suat Yıldırım olacak, bu terörist bir akademisyen 1960 yılından beri terörist başı ile birlikte, bu akademisyen terörist, dinler arası diyaloğun mimarlarından biri, bu akademisyen TETÖ elebaşını alıp Vatikana götürüp Papa ile buluşturan adam, konsey üyelerini tek tek yazıp terörist reklamı yapacak değilim, sadece Suat Yıldırım ismi ile yetinip yazıya devam edelim.

FETÖ terör örgütü sıradan bir örgüt değil, kurucusu, lideri, faaliyet alanı, Dünya çapındaki örgütlenmesi dikkatleri celp ediyor. Başta lideri olmak üzere üst düzey mensupların soy geçmişleri bu örgütü bir başka şekilde bize tanıtıyor, evet örgüt bir ihanet örgütü, bir istihbarat örgütü ama bu örgüte mensup olanlar ve yönetenler kimler, bunların soy geçmişi ne? Soruları cevap arayan sorular oluyor, biz sadece Örgütün liderinin soy geçmişini yazıp örgüte farklı bir bakış açısı getirelim, Fetullah Gülen denilen adamın Annesi Saferad Yahudi’si Babası Pakraduni Ermeni’sidir, Pakraduni Ermenilileri aslen Yahudi’dir, Anadolu’da Ermeni kimliği ile yaşamlarını sürdürmektedirler, Aile böyle bir ailedir.

 Kimsenin soyu, dini, mezhebi bizi ilgilendirmiyor, bu topraklarda yaşayan bu vatana yürekten bağlı Ermenilerin, Yahudilerin, dinsizlerin var olduğunu da hepimiz biliriz, her zaman tekrar ettiğim bir cümle var yabancı istihbarat örgütlerinin kaşıyıp açığa çıkardığı ''Saklı Travmalardır'' bu hain de bir şekilde kaşınılıp ortaya çıkarılan bu travmaların kurbanı olan, ihanet yolunu seçen bir zavallı olabilir.Papazın örgütü, Ülkemiz toprakları içinde ciddi bir darbe yemesine rağmen yurt dışında varlığını halen daha devam ettirmektedir, yurt içinde ise ışık evlerinin yerini, hijyen evleri almış daha gizli ve temkinli bir örgütlenme anlayışı ile faaliyetlerine devam etmektedir.

Bu ihanet örgütleri her zaman var olacaktır, bitti dendiği anda karşımıza farklı bir isim ve yapıda her zaman çıkacaktır, bu ihanet örgütleri çok yetenekli olduğu için değil, özellikle faaliyet gösterdikleri devletlerin yardımı ve teşviki ile güçlenmekte, beslenip büyüdüğü devlete en sonunda ihanet etmektedir, FETÖ terör örgütü bu paradoksun tipik bir örneğidir, örgütün bu denli büyüyüp darbe planlayacak hale gelmesi politik pragmatizmin de affedilmez bir sonucudur, 60 yıl boyunca iktidar olmuş veya koalisyonlarda yer almış bir tek parti gösteremeyiz ki bu ihanet örgütüne sempati ile bakıp yardım etmesin, sadece siyasi partiler mi?  hayır, istihbaratçılar, askerler, sermaye sahipleri bu örgütün güçlenmesi için adeta seferber olmuş, bir şekilde ihanete ortak olmuştur, yoksa sümüklü bir ''Vaiz'' önderliğinde olacak işler değildir bu yaşadıklarımız.

Bir başka yanılgımız daha var, soğuk savaş döneminin paranoyası ''Sovyet tehdidi'' ve ''Komünizm tehlikesi'' bu tahdit ile ABD’nin kontrolünde kurulan komünizmle mücadele dernekleridir,  bu dernek komünizmle mücadele ediyorum diyerek nerede bir hain varsa bu dernek içinde örgütlenmiş, esas hedef olarak da Türk Devletini yok edecek hain planları uygulama yolunu seçmiştir, Fetö lideri Papaz da bu dernekten çıkan bir haindir.

Fetö terör örgütünün 60 yıl boyunca tüm siyasi iktidarlar tarafından bir şekilde beslenip büyütüldüğünü belirtmiştim, bu hain örgüt taraftar bulabilmek içi uzunca bir dönem Müslümanları etkisi altına alan halen daha bu etkiyi devam ettiren Risalei Nur öğretisi arkasında gizlenmiştir, çoğu insan bu hain örgütü Risalei Nur ekolünün bir parçası olarak bilir, ben 12 yıl Risale okumuş, okutmuş risaleleri nerede ise ezberlemiş biri olarak rahatça bir tespit yapabilirim, bu Hain örgüt için Risaleler sadece bir maskedir, bu hain örgüt risalelerin sadece beşinci şuasında yer alan mehdiyet hareketi bahsindeki bir ifadeye sıkı sıkı sarılmıştır, bu ifade aynen şudur ''Mehdi çıkarak Tesaffi etmiş İsevileri yani saflaşmış Hristiyanları ve Dindar Musevileri bir araya getirerek İslam sancağı altında Deccali mağlup edecektir'' cümlesidir, bu mağlup edecekleri Deccal bilmeyenler bilsin ki ATATÜRK ve Kurduğu Cumhuriyettir, bu beklenen Mehdi ise bu ihanet örgüt nezdinde CIA ajanı, VATİKAN Kardinali sümüklü FETÖ lideridir, bu tespite sıkı sıkıya sarılan bu hain örgüt dinler arası diyaloğun gerçekleşmesi için de çaba sarf etmiştir, dinler arası diyalogun bir Vatikan projesi olduğunu artık sağır sultan bile biliyor.

Bu hain örgütü birkaç satır, birkaç paragraf ile tanıtmak mümkün olmadığı için ister istemez yazı uzadı, biraz daha sabır istiyorum, Fetö terör örgütü aynı zamanda Vatikan İstihbarat Devletinin kontrolünde olan bir örgüttür demiştik, bu iddiamız ayakları yere basmayan bir iddia değildir, Türk Devleti başarılı bir operasyon ile Şehit Aytunç Alındalı Vatikan istihbarat devletinin içine sokmuş ve bu gizemli yapının tüm sırlarını ele geçirmiştir, bu sırlar uzunca bir süre FETÖ hain örgütünün Ülke içindeki etkisi bilindiği için Şehit Aytunç Altındal tarafından Almanya’da muhafaza edilmiş, uygun bir zaman bulunarak Türk Devletine teslim edilmiştir, Aytunç beye dikkat edildi ise Şehit diyorum, evet bu devlet için şehit olan bu vatansever maalesef Vatikan İstihbarat Devleti ve FETÖ terör örgütü hainlerinin suikastına uğramaktan kurtulamamış, vücuduna yüklenen izotoplar ile kısa sürede bedeni kanser hücreleri ile sarılmış ve hayatını kaybetmiştir, bu suikast ile Şehitlik mertebesine ulaşmış bir vatansever olarak Türk Devlet tarihinin şerefli bir kahramanı olarak ebeden gönüllerde yaşayacaktır.

Aytunç Altındal beyin deşifre ettiği sırlarda biri de FETÖ papazının Vatikan devleti tarafından kardinal olarak anılmasıdır, rahatça yazabilirim, Fetullah Gülen haini sadece CIA ajanı değil aynı zamanda bir kardinaldir. FETÖ Papazı geberdi diye televizyonlarda nereye gömülecek, nasıl tören yapılacak, yerine kim geçecek gibi saçma sapan işlerin peşine düşen medya maymunlarının inadına bu örgütü esas kodları ile yazıp deşifre etmek de bize düştü. Vatan haini örgüt ve şahısları deşifre etmeye devam edeceğiz. Sonraki yazım TUSAŞ saldırısı olacak, ''TERÖRÜ YENİDEN DİRİLTMEK'' başlıklı yazım ile bu türden saldırıların olası saldırılar olarak beklenmesi gerektiğini yazmıştım, ilgi duyan okuyucu kardeşlerim bakabilir.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.