Elazığ
14 Haziran, 2025, Cumartesi
  • DOLAR
    39.58
  • EURO
    45.66
  • ALTIN
    4328.3
  • BIST
    9.312
  • BTC
    105075.62$

Deprem Mağdurları İçin Kalıcı Ve Yaşanabilir Konutlar Yapıldı Mı? Onlar Hazır Olmadan Tahliye Yapmak Sosyal Adaletsizliği Büyütür

13 Haziran 2025, Cuma 13:03

Elazığ’da 2020 depreminden sonra kurulan konteyner kentler hâlâ ayakta.

Tam 275 aile bu geçici barınma merkezlerinde kalmaya devam ediyor.

Bu ailelerin yaklaşık 131’i tam 5 yıldır buralarda. Elektrik, su, barınma giderleri devlet tarafından karşılanıyor. Yanlarına gıda yardımı, Esen Kart ve nakdi destek de cabası. Üstelik bu destekler 5 yıl boyunca devam etmiş, bu da devletin “sosyal devlet” anlayışını gösteriyor.

Ancak bu tabloya bir bakıyorsunuz, “Tahliye süreci hızlandı, 30 Haziran 2025 tarihine kadar ücretsiz elektrik ve su kesilecek, konteynerlerden çıkarılacaksınız” deniyor.

İyi de, neden şimdi?

Beş yıl geçti, bu süre zarfında kalıcı konutlar inşa edilemedi mi?

Yoksa bu süreç “geçici” diye başladığı halde kalıcı hale mi geldi?

Afetzede vatandaşlarımızın yaşam koşullarını “kalıcı ve daha iyi standartlara taşımak” amacıyla yapılan açıklamalar kulağa hoş geliyor, ama sahadaki gerçekler öyle mi?

Depremzede ailelerin büyük çoğunluğu hâlâ konteynerlerde. Bu “geçici” yerleşimlerin üzerinden tam 5 yıl geçti.

Neden hâlâ konteynerde kalıyor bu insanlar?

Kalıcı konut projeleri neden bir türlü tamamlanamıyor?

Bu soruların cevapları verilmeden, tahliye sürecini aceleye getirmek, mağduriyetlerin önünü açabilir.

Nerede Bu Kalıcı Konutlar?

Yapılan denetimlerde 40 ailenin konteynerlerde kalmadığı, bazı konteynerlerin izinsiz üçüncü kişilere devredildiği söyleniyor.

Bu ciddi bir sorun ama bu suçlamalar üzerinden 275 ailenin tamamını zan altında bırakmak doğru mu?

Denetimler titizlikle yapılmalı, hakkaniyetle hareket edilmeli. Ancak bu tür iddialar, konteyner kentlerin bütünüyle kötülenmesine, depremzedelerin hakkının yenmesine neden olmamalı.

Valilik “tahliye sürecinde mağduriyet yaşanmayacak” diyor, kira yardımı vb. destekler sağlanacakmış.

Fakat bu destekler ne kadar yeterli olacak?

Uzun yıllardır yerleşik oldukları konteynerlerden çıkarılacak aileler için sosyal yardım tek başına çözüm olabilir mi?

Barınma, eğitim, iş imkânları ve psikolojik destek gibi çok boyutlu politikalar gerekiyor.

Devlet sosyal devlet ilkesini benimsemiş; depremzede vatandaşların yanında olduğunu açıklıyor. Bu olumlu bir nokta. Ancak sosyal devlet olmak sadece yardım dağıtmak değil, aynı zamanda kalıcı, sürdürülebilir ve adil çözümler üretmektir. Geçici çözümlerin yıllarca sürmesi, ardından da hızlı tahliye tehdidi, bu anlayışın pratikte ne kadar karşılık bulduğunu sorgulatıyor.

Deprem mağdurları için kalıcı ve yaşanabilir konutlar yapıldı mı?

Onlar hazır olmadan tahliye yapmak sosyal adaletsizliği büyütür. “Kaynakların etkin kullanımı” iyi niyetle söylenen bir şey olabilir ama insanlık ve sosyal haklar bunun çok üstünde olmalı.

Bu süreç, sadece konteynerlerde kalanların değil, aynı zamanda kamunun da imajını etkileyecek bir sınavdır. Sadece elektrik ve suyu kesmekle bitmeyecek, bu insanların hayatları var.

Devlet gerçekten sosyal devletse, “kalıcı ve daha iyi standartlar” vaat ettiyse, neden 5 yıl geçmesine rağmen bu standartlara ulaşılmadı?

Ve neden şimdi, aceleyle, sorunsuz ve adil bir geçiş sağlanmadan tahliye yapılmak isteniyor?

Depremzedeler mağdur edilmemeli, hakları korunmalı, kalıcı çözümler bir an önce tamamlanmalıdır.

Yoksa “geçici” denilen konteyner kentler, devasa bir sosyal sorun olmaya devam edecek.

Saygılarımla…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum