İnsan Nasıl Yahudileşir?-2

Evet geçen yazımızı onların yahudi olarak doğmalarının onları kötü yapmadığını doğduğu aile ve toplumun yanlış tarih ve geçmiş bilgisi nedeniyle sürekli bir kötülük ve şeytani mantığa hizmet ettiklerini anlatarak konuyu bitirmiştim.

Hayat için en önemli ilkelerden biri şudur

Doğru hayat doğru bilgi ile yaşanabilir.

Tasavvuru yamuk olan biri baktığı

herşeyi yamuk olarak tarif eder.

O nedenle yahudileşmemek için okuduğumuz kitaplara öğrendiğimiz hocalara ve şeyhlere yani bilgiye çok dikkat etmemiz gerekiyor.

Şu anda yaşayan siyonist yahudiler

2500 yıl önce içlerinde din adamı olarak yaşayan hahamlar tarafından yazılan sözde kutsal diye inandıkları kitabı takib ettikleri için bu haldeler.

Evet bir kavim ve soy düşünün ki bunlar Allahla pazarlık yapmış resul olan bir babaları olduğu için Allah ile yapılan sözleşmeye tanık olmuş 9 tane büyük mucize görmelerine rağmen Allaha tam teslim olmamış her seferinde Allaha verdikleri sözleri ahitleri bozmuş ama Allah her seferinde bunların bu ihanet ve dönekliklerine rağmen bunların tövbelerini kabul edip tekrar bunların islamı temsil etmeleri için bunlara bir şans daha vermiş.

Kuranda bu kavim için "ellezine hadu" yahud,huden,yahudiyyen,yahudi,Benî İsrâil kavramlarının kullanıldığını görüyoruz.

Ayetleri anlamaya çalışırken üstteki kavramların hangi durumda ve hangi olayın ruh halini tarif ettiğini mutlaka anlamak zorundayız.

Çünkü hepsinin bağlamı ve anlamı farklı.

Bu yazıyı yazmama ilham olan

Ramazan demir beyin bu lanetli zihniyeti tarif eden herkesin -israiloğulları-olarak anlam verdiği BENİ İSRAİL kelimesine "sözleşmeli aile"veya "sözleşmeli klan"anlamını vermesinin zihnimde açtığı ufuk ile aşağıda onun yazdıklarını paylaşmak istiyorum.

 اسر usare kelimesi isim olarak

“bedenin tüm organlarının yerinde olması, bütünlük,zırh, takviye,esir etmek

"bir kabileyi oluşturan tüm aileler” anlamlarına gelmektedir.

Soy bağını ataerkil bir yapıya göre oluşturan ailelerin birlikteliğine arapça'da

 el-usretü’l ebeviyyetü yani erkeğin ailesi denmektedir.

Sülasi mücerred fiil kökünde

“acıdan bağırmak, hızlı yürümek, dürtmek, kovmak” anlamlarına gelen ءلَّ elle-ille kelimesi ise isim olarak

“sözleşme, ahit, yemin, ant, komşuluk, yakınlık” gibi anlamlara gelmektedir.

Bu durumda اسرتل İsra-ile kelimesinin anlamının“ant veren kişi” veya

“ant veren aile”anlamına gelmesi normaldir.

Aslında Kur’an’ın tamamında geçen 

'Benî İsrâil’ ifadelerinin bağlamlarına baktığımızda, bu ifadenin daima bir ‘misak’ yani sözleşme ile birlikte geçtiğini görmekteyiz.

Mesela 2/83 – 5/12 – 5/70 gibi ayetlerde geçen وَلَقَدْ اَخَذَ اللّٰهُ م۪يثَاقَ بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَۚ bu cümlede ‘Benî İsrâil’ ve ‘misak’ bağı direkt; 2/40, 63, 84, 93 – 4/154, 155 – 5/13

gibi ayetlerde dolaylı olarak ‘Benî İsrâil’

ile alâkalı geçmektedir.

Kur’an’da 28 kez geçen ‘misak’ kelimelerinin yarısından fazlasının bağlamında direkt ya da dolaylı olarak‘Benî İsrâil ’ bulunmaktadır. 

Misak’ ile bağlantılı bir kelime olan ‘ahd’ kelimelerinin bağlamlarının birçoğunda yine ‘Benî İsrâil ’bulunmaktadır.

(Mesela; 3/183 – 2/80, 100 – 20/86) Bunun yanında Kur’an’da anlatılan 

Benî İsrâil’ kıssalarının tamamında bu grubun ön plana çıkan en belirgin özelliklerinin “Yüce Allah’a verdikleri sözlerinden dönmeleri”olduğunu da görmekteyiz.

İşte bu durumlar bize 

Benî İsrâil’ tamlamasının “sözleşme”ile alâkalı bir anlamı olduğunu göstermektedir."

(Ramazan demir-Beni İsrail)

Şimdi biz bu ilişkiyi nasıl anlayacağız?

Kuran'da bakara süresi40.ayetinde

“Avfu bi ahdi ufi bi ahdikum"

olarak geçen bir ifade var.

Bana verdiğiniz sözü yerine getirinki bende size verdiğim sözü yerine

getireyim diyor ayet.

Kuran'da Hz yusufun Mısırdaki risaleti açıklandıktan sonra Hz musa döneminde ilk kez BENÎ İSRÂİL kelimesinin kullanıldığını görüyoruz.

Hz yusufdan önce Beni israil kavramı yok.

Allahu teala bu soyu temsil eden ve babaları resul olan bu insanlarla bir sözleşme yapmış.

Allahu teala bu sözleşmeyi yakubla mı yoksa babası ibrahimle mi yaptı onu tam bilmiyorum ama bir sözleşme var.

Aynı ayet içinde misak ahd ve vaad kavramlarının birlikte kullanılması bir sözleşme yapılmış olduğunu bize açıklar.

Misak sözleşme demek.

Ahd sözleşmeyi yapan kişilerin karşılıklı verdikleri sözleri.

Va'd ise o sözlerin bağlayıcılığı ile oluşan sonuç veya hakediş.

Onlar Allaha ahd yani söz vermiş

Allah da onlara ahid vermiş görünüyor.

Allah onlardan iki şey için söz almış

-Gelen resule tabi olacaksınız

-Makamı İbrahimi musalla edineceksiniz.

Onlarda bakara süresi 40 ile 46 arasındaki sözleri yani ahitleri Allaha vermişlerdi.

Bu sözleşme yazılımıydı yoksa başka bir şekilde mi oldu onu bilmiyorum.

Ama yakubun yusuf ve Bünyamin dışındaki 10 çocuğunun resullüğün yusuf a.s verileceğini öğrendikten sonra ihanet entrika ve risaletin kendilerine verilmesi için özellikle en büyük oğlu yehuda'nın şeytanın hilelerine aldanıp Allahın risaleti kendisine vermesi için yusufu yok etmeyi düşündüğünü babası yakub için aklını kaybetmiş bir bunak olduğunu söylediğini yusuf süresindeki ayetlerden okuyabiliyoruz.

Sözleşmede gelecek resule tabi olma şartı olduğu için yusufa tabi olmak zorlarına gitti.

Çünkü yusuf hem küçük yaşta çocuktu hemde üvey kardeştir.

Bu nedenle babalarının yaşlılığını bahane ederek onun aklını kaçırmış olabileceğini dahi düşünüp bunu dile getirdiler ki rabbimiz bunu kitabına ayet olarak koydu.

Peki bu kardeşlerin asıl derdi neydi?

Dertleri risalet ve resullüğün verilmemesi.

Yoksa yusuf süresinde anlatılan olaylar "bir aşk hikayesi"yada yusuf gibi bir resule atılan iftira ve güzellik anlatısı asla değildir.

Bir prof öyle diyordu yusuf süresi bize aşktan ve ihanetten başka birşey anlatmıyorki neden onu şimdiye taşıyorsunuz canımm?

Yusuf süresi risaleti anlama ve

Beni İsrail mantığını tanıma süresidir.

Peki kimdi bunlar?

Bu kelimenin Hz Yakubun iman etmiyen çocukları için kullanıldığını görebiliyoruz.

Devamı haftaya...

Sevgi ve bilgi ile kalın...