Penis Büyütme AmeliyatıPenis Enlargement Surgery TurkeyBurun Estetiği AnkaraLazer Epilasyon AnkaraLazer Epilasyon AnkaraKürtaj AnkaraKızlık Zarı Dikimi AnkaraLazer Epilasyon KonyaCilt Bakımı KonyaKıl Dönmesi Tedavisi AnkaraHemoroid Tedavisi AnkaraMeme Ultrasonu AnkaraRadyolog AnkaraSelülit Tedavisi KonyaGöz Kapağı Estetiği Ankaradeneme bonusu veren sitelerdeneme bonusu veren siteler
deneme bonusu veren sitelerdeneme bonusu veren sitelerdeneme bonusu
Elazığ
12 Mayıs, 2025, Pazartesi
  • DOLAR
    38.77
  • EURO
    43.89
  • ALTIN
    4143.5
  • BIST
    9.391
  • BTC
    102916.45$

Tarihin Tozlu Raflarından Yeni Hikâyeler Geliyor. Peki biz, bu hikâyelerin ne kadar farkındayız?

11 Mayıs 2025, Pazar 12:49

Elazığ’ın tarihi sadece Harput’un taşlarında değil, bu taşların altındaki hikâyelerde de yaşıyor.

Peki biz, bu hikâyelerin ne kadar farkındayız?

İşte bu soru, 2025 yılına girdiğimiz şu günlerde Harput’ta yeniden başlayan arkeolojik kazılarla yanıt bulmaya başlıyor.

Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’nde bulunan Harput, her yeni kazı dönemiyle Elazığ’ın kültürel kimliğine katkı sunmaya devam ediyor. Ancak bu katkının sadece "kazmakla" değil, aynı zamanda "anlatmakla", "korumakla" ve "sahiplenmekle" anlam kazanacağını hatırlatmakta fayda var.

Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu, Harput İç Kale Kazı Başkanı Prof. Dr. İsmail Aytaç ve Fırat Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mehmet Şirin Budancamanak ile birlikte kazı alanını yerinde inceledi. Sahada yapılan bu incelemeler, yalnızca protokol ziyaretinden ibaret değil; aynı zamanda Elazığ’ın geçmişine, medeniyet birikimine ve turizm potansiyeline dönük ciddi bir niyetin göstergesi.

Vali Hatipoğlu’nun açıklamaları da bu niyeti destekler nitelikteydi.

Özellikle "dökümhane", "sarnıçlar" ve diğer önemli yapılarla ilgili restorasyon çalışmalarının titizlikle yürütüldüğünü ifade etmesi, Harput’un yalnızca geçmişin hatırası değil, geleceğin değeri olacağının da sinyalini veriyor. Fakat bir uyarı yapmak gerekirse: Kazmak kadar, kazılanı yaşatmak da önemlidir. Bugün toprağın altından çıkarılan her taş, yarın kentin belleğine nasıl eklenecek, işte bunun cevabı projelerin devamlılığıyla ölçülecek.

Vali Hatipoğlu’nun dile getirdiği bir başka önemli konu da Harput’a yapılması planlanan Karşılama Merkezi projesi. Eğer bu merkez modern, işlevsel ve ziyaretçiyi bilgiyle karşılayan bir formatta inşa edilirse, Harput’un sadece ziyaret edilen değil, öğrenilen bir yer olması sağlanabilir. Ancak burada “bir binayı yapmak” yeterli değil; içeriğini doldurmak, personelini eğitmek, ziyaretçiye yön gösterecek dijital altyapıları oluşturmak da gerekiyor. Aksi halde Harput’un eşsiz mozaiği, birkaç afiş ve yetersiz bilgilendirme panosu arasında kaybolabilir.

Elazığ’ın tarih kokan diğer bölgelerinde de kazı çalışmaları sürüyor.

Tadım köyünde, Palu Kalesi’nde ve Salkaya’da yapılan çalışmalar, sadece Harput’un değil, tüm Elazığ coğrafyasının tarihsel potansiyelini ortaya koyuyor. Vali Hatipoğlu’nun vurguladığı gibi, Salkaya’da bulunan ve 85 metrekareyle Türkiye’nin en büyük mozaiklerinden biri olarak kayıtlara geçen Salkaya Mozaiği, bu potansiyelin yalnızca bir örneği.

Ancak burada da şu eleştiriyi yapmak yerinde olur diye düşünüyorum.  Bu tür devasa ve değerli buluntular, yalnızca "rekor" oldukları için gündeme gelmemeli. Bu mozaik kimin dönemine ait? Ne anlatıyor? Simgesel anlamları nedir? Bunları bilen, öğrenen, anlatan bir şehir kültürü oluşturulmalı. Arkeoloji sadece akademik bir faaliyet değil; şehir kimliğinin ve toplumsal belleğin bir parçasıdır.

Kazıların Elazığ’a “turizm açısından katkı sağlayacağı” sürekli dile getiriliyor. Bu doğru bir hedeftir. Ancak turizm tek başına bir “kazanç” değildir; iyi yönetilmediğinde zarar da verebilir. Harput’un dar sokaklarına, tarihi dokusuna uygun olmayan bir yapılaşma ya da günübirlik, hoyrat ziyaretler; arkeolojik alanlara ve kültürel değerlere zarar verebilir. Bu nedenle yapılacak her işin sadece “yapılmış olmak için” değil, kültürel sürdürülebilirlik mantığıyla gerçekleştirilmesi gerekiyor.

Kazıların başlaması, projelerin yürütülmesi, yerel ve ulusal paydaşların işbirliği içinde olması sevindirici. Fakat bu çabaların kurumsal hafızaya dönüşmesi için planlı bir dokümantasyon, akademik yayın, halkla bilgilendirme ve çocuklara yönelik kültürel eğitim programları şart. Eğer bu değerler bir sonraki kuşağa aktarılamazsa, yapılan işler sadece “bugünün manşeti” olmaktan öteye gidemez.

Evet, bu çalışmalar kıymetlidir. Peki, Neden bu kadar geç kalındı? Harput’un tarihi neden bugüne nkadar bu kadar yüzeysel tanıtıldı? Neden halen Harput’ta profesyonel bir rehberlik altyapısı yok? Sorgulanmalıdır bence…

Elazığ’ın tarihi, yalnızca müzelerde değil, yaşayan sokaklarda da görünür hale gelmelidir. Bu kazılar, yalnızca toprağı değil, şehir belleğini de eşelemeli. Çünkü bir şehir, geçmişine ne kadar sahip çıkarsa, geleceğine de o kadar sağlam yürür.

Sorular zor, cevaplar yavaş, ama umut sürüyor.

Saygılarımla…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum