“Yaptık” demek kolay, hani “yürütmek” mesele. Üç yılda bir ilimize gelen vali değişirse, bu projeler de valiyle birlikte valizini mi toplar?

Elazığ’ın doğası adeta "beni keşfet" diye bağırıyor.

Özellikle Baskil’deki Saklıkapı ve Karaleylek Kanyonları, Anadolu’nun saklı cennetlerinden.

Kireçtaşı duvarlar, serin sular, mağaralar ve gökyüzünü delen kartal uçuşları…

Yani doğanın senfonisi burada yazılmış.

Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu, “Patika yollar yapacağız, ödenek de hazır” diyor.

Güzel, alkışlıyoruz.

Evet, bu kanyonlar Elazığ’ın turizm haritasına işaret atabilecek potansiyele sahip. Vali Hatipoğlu’nun açıklamaları bu yolculuğun başlangıcı olabilir.

Ancak;

Daha önce neden yapılmadı diye de sormadan edemiyoruz tabii?

Vali Bey'in sahaya inmesi, meseleyi yerinde görmesi ve çözüm için adım atması takdire şayan olmakla birlikte geçmişte traktörle gelen köylünün ceza yemesini de hatırlatmakta fayda var diye düşünüyorum. Üstelik ceza yemesinin sebebi doğa korunsun diye değil, prosedür işletilsin diye. Ve o tarihten beridir de Karaleylek Kanyonu hala somut bir yatırım görmedi. Hep niyet vardı ama icraat yoktu.

E o zaman sormak gerekir tabi bu yeni “patika” ne kadar sağlam? Diye. Birkaç yıl sonra üstü çimenle kaplanmasın yeter diyeceğim ama “Yaptık” demek kolay, hani “yürütmek” mesele. Çünkü; üç yılda bir ilimize gelen vali değişirse, bu projeler de valiyle birlikte valizini mi toplar? Diye düşünmeden de edemiyorum.

Ve bu kez işler gerçekten planlı mı yürüyecek? Diyorum. Çünkü yıllardır bölgeye traktörle gidip ceza yiyen vatandaş, "Turizm mi, turşu mu?" diye düşünüyordu. Patika yollarla hem doğa korunacak hem de erişim sağlanacaksa, neden olmasın? Diyorum.

Tekne turları, yürüyüş parkurları, ekoturizm...

Saklıkapı’nın karstik yapısı, Karaleylek’in kuş cıvıltısı artık geniş kitlelere ulaşacaksa, iyi niyet varsa, arkasından iyi sonuçlar da gelir. Diyorum.

Ha unutmadan birde şu konu var!

Turizmi getiriyorsunuz, güzel. Ama doğa buna hazır mı?

Tuvaleti olmayan kanyonlar, çöplerini neyle toplayacak? Kuşlara yuva olan bu vadilere insanlar akın ederse, doğa geri çekilmeyecek mi?  Yani bir yandan “turizm gelsin” derken öte yandan da bu güzelliklerin ruhunu yitirmesinden korkuyoruz.

Son olarak yalnızca yol değil, akıl da lazım diyorum.

Eğitimli rehberler, kontrollü ziyaretler, yerel halkla işbirliği...

Altyapı kadar üstyapıya da yani insan zihnine de yatırım da şart diyorum. Yoksa yolun sonunda yalnızca doğaya zarar vermiş oluruz ki bu kanyonların sadece fotoğraf fonu değil, yaşayan bir ekosistem oldukları da unutulmamalıdır bence…

Bu kez sadece yollar değil, akıllar da açık olsun diyorum yeter ki geçmişin hatalarını tekrar etmeyelim.

Saygılarımla…