Penis Büyütme AmeliyatıPenis Enlargement Surgery TurkeyBurun Estetiği AnkaraLazer Epilasyon AnkaraLazer Epilasyon AnkaraKürtaj AnkaraKızlık Zarı Dikimi AnkaraLazer Epilasyon KonyaCilt Bakımı KonyaKıl Dönmesi Tedavisi AnkaraHemoroid Tedavisi AnkaraMeme Ultrasonu AnkaraRadyolog AnkaraSelülit Tedavisi KonyaGöz Kapağı Estetiği Ankaradeneme bonusu veren sitelerdeneme bonusu veren siteler
deneme bonusu veren sitelerdeneme bonusu veren sitelerdeneme bonusu
Elazığ
18 Mayıs, 2025, Pazar
  • DOLAR
    38.77
  • EURO
    43.89
  • ALTIN
    4143.5
  • BIST
    9.391
  • BTC
    102916.45$

Zaman Nehrinin Kıyısında Kadın

16 Mayıs 2025, Cuma 12:59

Her yerde insanlar var. Fakat kalabalıklar içinde manevi bir yalnızlık içindeyiz. Vakit akıp gidiyor, her şey bir tuş kadar yakın, bir dua kadar ırak… Zihinlerimiz meşguliyette, kalplerimiz yorgun, ruhumuz çöldeymiş gibi suya hasret.

Bu çağda kadın olmak, hem zahiri bir fazlalığın içinde kendini kaybetmek hem de kaybolmamak için içten içe savaşmak gibi…

Bize yüklenen rolleri düşünüyorum. Güçlü olmalıyım, güzel olmalı, çalışkan olmalı, tüketmeli ve görünür olmalıyım. İşte bunlar modern çağın kadına yüklediği roller.

Asıl olan iç sesimiz, modern çağ değil. İç sesimiz ne diyor önemli olan bu. Bizi yaratanın fıtratımıza yerleştirdiği o narin ruh ne halde?

Ne zaman kafamız karışsa, Peygamberimizin ailesinin ne yaptığına bakarız değil mi? Bize yol göstersin içimize ferahlık versin diye… Onun hanımlarına baktığımızda, onların birer mümin, anne, eş, ev sahibi, davetçi, hafıza, sebat eden bir yol arkadaşı olduklarını idrak ediyoruz. Ama öncelikleri ne idi? Öncelikleri kulluk idi elbet.  Şimdilerin kadını, bu yoğun rollerin arasında kulluk bilincini diri tutmakla sorumlu. Çünkü ben önce kulum, sonra anne, sonra eş, sonra bir insan…

Günümüzün en büyük yalnızlığı nedir diye sorsam? Sosyal değil, bu bir manevi yalnızlık, kimimizin farkında olduğu, kimimizin olmadığı… Bu kalp ancak Rabbi ile tatmin olabilir. Hatırlar mısınız Züleyha’yı? Yusuf için her şeyini feda eden Züleyha… Sonra anladı ki yar Allah’tır. Yusuf yalnızca O’na giden yolmuş meğer.

Ne yazık ki modern yaşam kalbimizi terk eylememizi istiyor. Sonra mı? Bir boşluk, belirsizlik, bir anlam arayışı başlıyor. İşte içimizdeki bu boşluğu bu eksikliği dünyevi hiçbir güzellik doldurmaya yetmiyor.

Başucu kitabımız şöyle diyor:

“İyi bilin ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.”

Her günümüz müthiş bir meşguliyet ile geçiyor. Alışveriş, işler güçler, telefon trafiği, medya… Beş dakika tefekkürden ne haber? Kalbimizi en son ne zaman şöyle susturup gerçekten yöneldik Rabbimize?

Kıyafetlerimiz de görünmeyen bir direniş aslında, bir duruş. Reklamların, sosyal medyanın, dizilerin filmlerin “bedenini sergile” bakışına karşı bir direniş, başkaldırı. Her gün tesettürüne bürünmek, “Ben Rabbime aitim size değil” demek.

Bu çağda mı? Evet, şimdilerde tesettürü taşımak bir giysi değil, yürek kalp meselesi. İçten gelen imanla kuşanan bir yaşam şekli.

“Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle; dış kıyafetlerini üzerlerine alsınlar. Bu onların tanınıp incitilmemeleri için daha uygundur.”

İşte bu ayet sadece giyinmeyi değil, kadının saygınlığını, kimliğini korumak ve toplumdaki duruşunu göstermek için gelmiştir. Biz biliyoruz ki her sabah örtümüzü bağlarken, sadece saçımızı değil, aynı zamanda hayamızı, iman ve izzetimizi örteriz. Örtmediğimiz yıllarımız için Allah bizi affetsin.

Kadının bir diğer koruma silahı; dua, tefekkür ve infak. Kadın dua eden elleri ile evin bereketi, düşünsenize o eller ki size aş pişirir, hamur kokar, çiçekleri sular gül kokar, dua için açılır Kur’an kokar. Bir kadının secdesi, bir ümmetin sabahına baharına dönüşebilir. Meryem ne kadar da yalnızdı değil mi? Ama rabbi onunlaydı. Kadın olmak; hep görünmeyen fakat semayı titreten dualar taşımakla eş değer.

Bir sadakam bir duam bir tebessümüm ibadet benim.

“Kim bir iyilik yaparsa, ona onun on katı vardır.”

İnfak sadece maddi olmasa gerek, sizce de zaman, ilgi, ilim ve dua da infak değil mi? Gönlümüzle de infak etmiyor muyuz? Kendimizi başkalarına değil, Rabbimize sunmalı! İşte o zaman yüreğimizdeki dolmayan boşluk dolacak. Ne Yusuf’un eşsiz güzelliği ne Mısır’ın eşsiz sarayları kalbimizi ferahlatacak güzellikte değildi.

Müslüman kadın! Aynaya güzelliğimiz için mi bakıyoruz haydi bir de aynadan içimizi görmeye bakalım. “Biz ne için yaratıldık?” sorusu bizi yola çıkarsın. Elbette tefekkür eden kalbimiz bizi Rabbimize yaklaştırır.

Geceleri biraz yalnız kalıyoruz, biraz susuyoruz, sosyal medyayı kitapları kapattığımızda, Allah ile baş başa kaldığımızda anlayacağız, kalbimiz en çok O’na muhtaç.

“O sizi karanlıklardan nura çıkarmak için kitabını ve hikmeti gönderdi.”

EN NİHAYETİNDE SÖZÜMÜZ ORAYA GELİYOR: SECCADEYE DÖN, KENDİNE DÖN.

Kalabalıklar yoruyor bizi, dünya hayal kırıklığı. Ama secden huzur ve değer.

Çünkü seccade, seninle Rabbinin buluştuğu yer. Orada başka kimse yok. Sadece sen ve O… KENDİNİ UNUTMA. KİM OLDUĞUNU HATIRLA. Allah hangi kulunun sesini işitmek isterse o dua etsin diye dert verirmiş. Bazen de meleklerine bu kulun istediğini hemen verin ki; sesini işitmeyeyim dermiş. Yusuf Peygamberin kuyudaki duası kulluğun zirvesiymiş o halde. O yakarışın manevi hazzını almak için, melekler Allah’a dua ederlermiş ki; Yusuf’u kuyunun dibinde biraz daha tut. Dua edişini dinlesinler diye Yusuf’u sıkmış da sıkmış. O halde sen de sıkılma, bu bir imtihan. Dua et yalvar ALLAH SENİN SESİNİ DUYMAK İSTİYOR BELLİ Kİ.

Hanım kardeşim!

Değerlisin, çünkü Rabbin sana ruhundan üfledi.

Sen güçlüsün velhasıl sebatınla dağları dize getirirsin. Sen ümmetin duası değil misin? Çünkü sen dua eden hamurlu çiçek kokulu ellerin sahibisin.

Aç yürekli kalbinin ellerini, Rabbine sun dua dilekçeni, zamanın kıyısında kadın olmak zor biliyorum. Her şey geçecek elbet. Peygamberimiz de Medine ‘de ne diyordu kendini pazarda görüp titreyen deve çobanına?

“Sakin ol, sakin ol ben Mekke’de kuru ekmek yiyen Amine’nin oğlu Muhammed’im.” En çok yükü zorluğu O’na vermedi mi Allah? Hiç vazgeçti mi? İsyan etti mi Peygamber?

Sakin ol! Sus! Hepimiz bir ana babanın kızıyız kızanıyız. Ellerin bereket ve dua dolu…

Sen duaların yakarışların en büyük en asil sesisin. Sesini sadece ALLAH’a dua ederken yükselt, zira dünya sesini yükseltecek kadar bile değerli değil.

Vesselam ve dua…

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum