Bir Destana Şahit Olmak...
15 Temmuz 2025, Salı 16:13Evet ben tarihte çok destanlar yaşandığını duymuş veya okumuştum.
Elbette hiç gözlerimle görmemiş ve kendim hiç yaşamamıştım.
Ama Allah bana da bir milletin destanını an be an yaşamayı ve görmeyi nasip etti.
Dokuz yıl önceki ismi boğaz köprüsü olan 15 Temmuz köprüsünde olanları sadece burada yazmak istiyorum.
15 Temmuz köprüsü Anadolu yakasını Avrupa yakasına bağlayan bir köprü.
O nedenle bu hattı keserek milletin bütünleşmesine olanak sağlayan köprüyü kontrol altına almak istediler.
Daha önce Çanakkale boğazı üzerinden milletin boğazını sıkmak istemişlerdi.
Bu sefer ise asker kıyafeti içindeki yerli görünümlü kalpleri batıl ve batılı olan askeri kıyafetli teröristler boğaz köprüsünde milletin boğazına zincir takmak istemişlerdi.
Nasıl ki bir insanın en can alıcı yeri boğazı ise bir ülkenin en can alıcı ve kıymetli yeri de her zaman boğazlar ve köprüler olmuştur.
Daha sonra defalarca izlediğim boğaz köprüsündeki silahsız halk ile silahlı hainlerin çatışmasını inanın hala daha aklımla açıklayamıyorum.
Karşıdan otomatik silahlar ile üzerine kurşun yağmasına rağmen korkmadan kurşunun üzerine yürümek ölmeyi böyle sevmek nasıl bir şey Allah’ım!
Bunu seküler bir akılla kavramak kesinlikle imkansızdır ancak imanı bir akıl bunu anlayabilir.
İşte bu ruhu anlamak için tüm zamanların savaş ruhu ile direniş ruhunu anlamak açısından tarihe şahit olunmuş bir geceydi 15 Temmuz.
Bu nedenle iyice anlaşılmalı ve gelecek nesiller için kayıtlara düşülmesi gereken hayati bir canlı müze olarak yaşatılmalıdır.
Gece karanlıktı ama milletin aklı ve vicdanı aydınlanmıştı.
Yüce Allah’ın bir insanı nasıl korkusuz yapabileceğini o gece öğrenmişti bu millet.
Daha önce defalarca darbelere maruz kalmış halk artık uyanmış ve askerin evlerinize gidin bu bir darbedir sıkıyönetim ilan edildi sözlerinin ne anlama geldiğini çok iyi biliyordu.
Asker halkı eve sokarak darbeyi yine sessiz ve kolay yapacağını zannediyordu.
Ama sokakların asıl sahibinin halk olduğunu hesap edememişlerdi.
Askerler evinize gidin dedikçe millet organize olup abdestini alarak boğaz köprüsüne koşuyordu.
Evet bu bir savaştı artık.
Ağır makineli tüfeklerle akşam 9’dan sabaha kadar kurşun yağdırdılar.
Bir halkın inanmışlığı en canlı olarak boğaz köprüsünde yaşanıyordu.
Karşılarında kendilerine kurşun yağdıran hain alçaklara silahsız ama sonsuz bir iman ve inançla karşı koyuyordu bu halk.
Artık o köprü sıradan bir köprü değildi.
Bir varoluş köprüsüydü orası.
Onların hain uşakları olabilirdi.
Ama bu milletin tankların önüne yatabilen has evlatları olduğunu unutmuşlardı.
Halk teslim olursa vatanın ve özgürlüğümüzün gideceğini biliyordu. Batılı ülkelere köle olmuş ruhsuzlara teslim olmanın bizim geleceğimiz için namusumuz ve şerefimiz için o köprüyü onlara teslim etmenin ölmekten beter olacağını biliyordu bu halk.
Boğaz köprüsü canını pazarlıksız imana şahit kılanlar için can köprüsüydü.
15 Temmuz emirleri komutandan alanlarla emirleri Allah’tan bilenler arasındaki bir sınavdı.
Emirleri Allah'tan bilenler subaylarına kul olan aşağılık hainlere teslim olamazlardı.
Onlar Akıncı üssünde planları yaparken bu milletin Akıncı ruhunu ise bu köprüde gözleriyle göreceklerdi.
Evet 15 Temmuz ne öğretmiştir?
15 Temmuz hainlik ile kahramanlığın
bir gecede öğrenildiği gecedir.
15 Temmuz bir milletin kaderinin yine kendi ellerinde olduğunun en büyük şahidi olduğu gecedir.
15 Temmuz gücün ve güçlünün her zaman kazanamayacağının ispatı olan gecedir.
15 Temmuz kör bir şekilde kandırılmış insanların milletine kurşun dahi sıkabileceğinin ilanı olan gecedir.
15 Temmuz iki ayrı iman iddiasının gerçekle sahteyi ayırdığı iman sahnesidir.
Sevgi ve bilgi ile kalın...
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum