Sözde Muhalefet, Özde Çaresizlik: Özgür Özel ve Kutsala Karşı Sessizlik
13 Temmuz 2025, Pazar 13:44Siyaset, elbette sadece ekonomiyle, dış politikayla, yasayla ölçülmez. Siyaset, aynı zamanda toplumun nabzını tutma sanatıdır. Halkın inancına, değerlerine, kutsalına yaklaşma biçimidir. Bu yüzden bazen bir liderin söylediklerinden çok, neye sessiz kaldığı, neyi savunduğu, neyi görmezden geldiği onun gerçek kimliğini açığa çıkarır.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Leman dergisinin büyük infial uyandıran ve peygamber isimleri üzerinden toplumsal hassasiyete kast eden kapağıyla ilgili “Ben orada Hz. Muhammed’e bir hakaret görmedim. Toplumsal lince karşıyım” dedi.
Bu cümle kısa, basit ama taşıdığı anlamlar itibariyle derin bir kopuşun habercisi.
Bir Siyasi Liderin Asla Kurmaması Gereken Cümleler
Toplumun büyük çoğunluğu için kutsallar, günlük siyasi tartışmaların ötesindedir. Peygamber Efendimizin adı, bu topraklarda sadece bir isim değil; bir ahlakın, bir inancın, bir medeniyetin özetidir. Halkın vicdanında bu kadar derin yer etmiş bir değere yönelik hassasiyet gösterilmesi beklenirken, Özgür Özel’in pozisyonu; ne basiretli bir liderin duruşuna, ne de siyasi sağduyuya uygundur.
Leman dergisini savunmak, sadece bir dergiyi savunmak değildir. O savunma; halkın kutsalına karşı yapılan saldırının meşrulaştırılmasıdır, sırf “ifade özgürlüğü” adı altında inanca edilen hakaretin örtbas edilmesidir.
Ve daha da vahimi, bu tutum; muhalefetin halktan ne kadar uzaklaştığının, halkın değerlerini anlamaktan ne kadar aciz olduğunun açık itirafıdır.
İnançsızlığa Özgürlük, İnananlara Susturulmuşluk
Eğer Leman dergisi bir aziz ya da laik bir figürü aşağılasaydı, aynı refleksle savunulacak mıydı? Eğer başka bir ideolojik grubun kutsalı aşağılanmış olsaydı, Özgür Özel yine “bir melek görüyorum” diyerek geçiştirecek miydi?
Bu tutum, yıllardır solun içinde yer etmiş çifte standartlı bir laiklik anlayışının devamıdır:
Kutsallara saldırmak “eleştiri” sayılır.
İnançla konuşmak “gericilik”tir.
Dine saygı istemek “yobazlıktır”.
Ama dine hakaret etmek “ifade özgürlüğü”dür.
Bu nasıl bir adalet terazisidir? Bu nasıl bir halkçı siyaset anlayışıdır?
Özgür Özel'in bu açıklamasıyla, dindar kitlelerle arasındaki zaten kırılgan olan bağları tamamen kopardığını, muhalefeti Kemalist elitizmin dar, seküler mahallesine sıkıştırdığını görüyoruz. Oysa iktidarı eleştirmenin meşru zemini, halkın kutsalını ezmekten değil; halka yakın durmaktan geçer.
Toplumu Anlamayan, İktidarı Hayal Edemez
Bugün sokakta herhangi bir vatandaşı çevirip sorun: Bu açıklama sizi tatmin etti mi?
Cevap çok açık: Hayır. Çünkü halk, ağdalı cümleler değil, net duruş bekler. Halk, siyasetçinin, çirkinlik karşısında güzelliği, hakaret karşısında vakarı, kutsala saldırı karşısında siper olmasını ister.
Özgür Özel’in Leman’ı koruyan açıklaması, sadece derginin yanında saf tutmak değil; aynı zamanda toplumun büyük bir kesiminin karşısında konum almak anlamına gelmektedir.
Ve bu konum alış, sadece bir söylem hatası değildir. Bu, siyaseten intihardır.
Sonuç: Muhalefet Değil, Kayıp Pozisyon
Özgür Özel’in Leman’a destek açıklaması, muhalif liderlerin halkla temasını yitirmekte ne kadar ustalaştığını bir kez daha gösterdi. Siyaset, sadece iktidarı eleştirmekle yapılmaz. Halkın sesini duymayan, kutsalına hürmet göstermeyen, değerlerine sırtını dönen hiçbir siyaset, ne iktidar olabilir, ne de umut.
Ve unutmamalı:
Kutsala susan, kutsuzlaşmaya ses veriyordur
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum