Çok Düşünen mi, Çok Konuşan mı?
09 Temmuz 2025, Çarşamba 12:11Günlük hayatta hepimizin denk geldiği iki insan profili vardır: çok düşünenler ve çok konuşanlar.
Çok düşünenler, her kelimeyi tartar, her ihtimali gözden geçirir. Çok konuşanlar ise daha dışavurumcudur; aklına geleni paylaşır, fikirlerini açıkça ortaya koyar. Peki, hangisi daha değerlidir?
Çok düşünen biri genellikle iç dünyasında biriktirir. Düşünce katmanları arasında gezinir, sürekli sorgular. Ancak bu derinlik bazen bir prangaya dönüşebilir. Çünkü düşünmek de, konuşmak gibi, kontrol edilmediğinde kişiyi yorar ve yıpratır. İnsan, çoğu zaman düşüncelerini ifade etme noktasında zorluk yaşar. Düşünsenize; zihinde dönen binlerce düşünce, dışa vurulamadığında içsel bir kaosa dönüşür.
Çok konuşanlar ise etkileşimde ustadır. Dinlemeyi seven ya da sadece dinlenmek isteyen toplumlar için caziptirler. Ancak bazen, söyledikleri yüzeysellikten öteye geçemez. Söz çoktur; ama anlam az olabilir.
Toplum, çok konuşanı daha görünür kılsa da bazen bir kelime, binlerce kelimeden daha değerlidir. Buna “az ve öz konuşmak” da diyebiliriz.
İçinden geçenleri dile dökemeyen düşünce ise zamanla kaybolur, silinir gider.
Asıl mesele, bu iki özelliği dengeleyebilmektir. Ne susarak yutmalı her şeyi, ne de konuşarak tüketmeli her anlamı. Çünkü düşünmek, kelimelerin yükünü hafifletir; konuşmak ise düşüncenin ete kemiğe bürünmüş hâlidir.
SONUÇ MU?
Ne sadece düşünen kazanır ne de sadece konuşan. Asıl kıymet, düşündüğünü doğru zamanda, doğru şekilde konuşabilmektir.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum