Elazığ
05 Mayıs, 2024, Pazar
  • DOLAR
    32.34
  • EURO
    34.87
  • ALTIN
    2393.5
  • BIST
    10276.88
  • BTC
    64012.307$

EN İYİSİ KOMBİNASYON

26 Aralık 2022, Pazartesi 14:05

                      Bu devrin insanı mıyım bilmem, keza şarkılar hissiz, resimler gri ve karmaşık, duygular oldukça yavan, hatta namüstesna.

                    Öyle ki yaşama sıkı sıkı bağlı oluşumuz bile bazen bu yavanlık içerisinde şaşkın kalıyor.

Makine devri, teknoloji devri, internet devri… Gelişimin kucaklaştığı her alan zaman içerisinde duygu özelliğini kaybedip, istikrarlı bir duygusuzluk hali alır oldu.

                 Devir devir insanların konuşma tarzına bakınca farklılık hemen kendini belli ediyor. Yetmişli  yıllara baktığımızda, seçilmiş itinalı cümleler, belirgin harfler ve sözcükler, akıcı anlatım tarzı kendini şevkli biçimde ele veriyor. Şimdilerde uzatılmış harfler, kelimeler, bayağılaştırılmış anlatım tarzları kendini gösteriyor. Yaşadığımız zaman diliminin rol modelleri bu konuda oldukça etkileyici. 30 / 40 yıl önce kullanılan dilin asilliği gerçekten şaşılası derecede şık. Şimdilerde kullanılan deyimler ünlemler ve hatta ne olduğu belirsiz sözcükler sesler de şaşılası derecede itici.

                 Aslında eleştirdiğim bu konular hepsi birbiri ile ilişkili. Giyim tarzı da zamandan etkilenen ögelerden biri mesela; takım elbiseli çalışanlar, Gazi Caddesi’nde kolunun altında gazete ile gezen bey amcalar, şık gömlekler ve yürüyüşleri bile asilliği aktaran bir endamda. Eski - yeni olmasına değil de temiz olmasına çok itina edilirdi. Bazen ellerde fileler olurdu, içlerinde görünen sebze meyveler, ekmekler kâğıt içerisinde, bazen de bir demet çiçekle süslenmiş bir masaya oturmak için çiçekçilerin önü kalabalık olurdu.  Tamam, itiraf edeyim bu biraz daha batının işleriydi. Mineler, şebboylar mı bilmem ama o zamanlar kır çiçeklerine çok değer verilirdi… Doğunun kendisi zaten çiçek bahçesi olmasından kaynaklı diyorum şimdi hafif gülümseyerek…

         Ah o şarkılar yine, eskilerin şarkıları... Sanat müziği de olsa arabesk de olsa fark etmez, en içli olanları sanki eskilerdi. Sevgiliye en güzel anlatılan dizeler ve tınılar sanat müziği edebi ile, en coşkun  en isyankar ve en dertli olanlar da yine o yıllarda arabesk ile hayat buluyordu; duygulu ve anlamlı. Türküler yaylalarda can buluyor gibi içli, baraklar Anadolu’nun en hoyratlık haykırışı gibi işliyordu canlara. Şimdilerde yaşantılar da müziğe aksetmiş olsa gerek, çoğunun içi boş ve hep tekrara düşmüş işleyişler nota üzerinde. Hakkını yemeyelim az da olsa, ara ara iyi işler de çıkmıyor değil. Lakin genel manada baktığımızda ruhsuz birçoğu ve ne dedikleri bile anlaşılmıyor ya da biz yabancı kaldık bu devre.  Ama nasıl da hak vermezsiniz bana?

       “ Ömrümüzün son demi, sonbaharıdır artık  Maziye bir bakıver, neler neler bıraktı…”    ya da “İki dağın arasında kalmışam, bülbül gibi daldan dala konmuşam  Ne güngörmüş ne de murat almışam.”   Dizelerine bakınca “heyhat” şimdikilere diyorsun.

          Bir araya gelinen toplantılara baktığımızda gösterişli haller, gerçek dışı tutumlar, özentiden ileri gitmemiş konuşmalar ve davranışlar… Oysa eskilerde ne adap vardı yahu. Evde pişeni komşuya sunmadan sofraya koymazdık. Şimdilerde kolundaki bilezikleri göstermek için video çekip atıyoruz.  Okuduğumuz kitapları paylaşmak yerine, evimizin en lüks köşesini sunuyoruz.

            İçerik değişti zannımca zaman geçtikçe. Teknolojik gelişmeler bizleri birbirimize yaklaştırırken, manevi anlamda yozlaştık, bazı değerlerimizi kaybettik. Günlük yaşam içerisinde kendimize, yaşantımıza, değerlerimize bir pencere açmak da aslında bizim  elimizde.

               Kombinasyon; hayattaki anlamıyla yapılırsa, tertip ve birleştirme anlamıyla bize yardımcı olur. Ne zahiri ne batıni, ne doğu ne batı ve elbette kombinasyon. Özentiye girmeden yeni ile eskiyi birleştirmek… En başarılı alanlara baktığınızda; temelini, köklerini, esin kaynağını eskiden aldığını görürsünüz. Eskiyi modernize etmek; işte yeni terim bu. Çağdaşlıktan vazgeçmeden, özünü benimsemek. Dünya güzellik yarışmasında en güzel kızın Türkiye’den seçildiği yıl, üzerindeki Anadolu motifli, üstelik ucuza mal edilmiş elbise ve aynı model botların dünyanın en iyisi seçilmesi gibi.

                    Aslını kaybetmemek, özünle yeniliği, duygunu geleceğe atfetmek gibi.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.