Gençlik Nereye Gidiyor?
02 Haziran 2025, Pazartesi 13:39Dün Elazığ’da yürek burkan bir olay yaşandı. Henüz 14 yaşında bir çocuk… Evet, sadece 14 yaşında. Babasını öldürdü, annesini yaraladı. Yazarken bile insanın eli titriyor. Bir çocuk… Nasıl olur da böyle bir şeye kalkışır? Neydi onu bu noktaya getiren? Bu çocuk ne yaşadı da eline silah alıp kendi ailesine kıydı?
Soruyorum size: Bu çocuk doğuştan mı suçlu? Gerçekten öyle mi inanıyoruz? Sorun genetik mi yani? Yoksa biz mi görmedik, duymadık, hissetmedik onun çığlığını?
Bütün suç medyada mı? İzlediğimiz dizilerde, filmlerde mi? Yoksa kendini "mükemmel" sanan ama çocuklarını anlamayan ailelerde mi? Herkes parmağını bir başkasına uzatıyor. Kimse aynaya bakmıyor. Olan da yine çocuklara oluyor. Gençliğimiz elimizden kayıyor, gelecek gözümüzün önünde çürüyor. Ve biz sadece izliyoruz.
Toplum ahlakı mı? Çoktan raflara kaldırdık. Komşuluğu, empatiyi, konuşmayı, dinlemeyi, sevmeyi unuttuk. Herkes kabuğuna çekildi, herkes kendi derdinde. Ama işte bu sessizlik büyüyor. Ve bir gün böyle acı haberlerle karşımıza çıkıyor.
Gelelim olayın başka bir yönüne... Bu çocuk o silaha nasıl ulaştı? Kim verdi? Nereden buldu? Tahmin edebiliyorum, çoğunuz “evdeydi” diyeceksiniz. Ve ne yazık ki haklısınız. O silah oradaydı. Ve erişilebilir bir yerdeydi. Peki o silahın varlığından kim sorumlu?
Ama mesele sadece bir silah değil. Asıl soru şu: Çocuklarımıza ne oluyor? Sessizleşiyorlar, içine kapanıyorlar, bastırıyorlar… ve bir gün patlıyorlar. Çünkü onları duyan yok. Çünkü kimse gerçekten “nasılsın?” diye sormuyor. Soran da cevabını beklemiyor.
Bu ülkede yaşanan ilk olay değil bu. Ve korkarım ki son da olmayacak. Çünkü herkes kendi dünyasında. Herkes “benim çocuğum yapmaz” diye düşünüyor. Herkes “bizim evde olmaz” diyor. Ama oluyor. Oldu. Ve yine olacak.
Toplumsal bir suçla karşı karşıyayız ama ortada bir suçlu yok. Herkes temize çıkmaya çalışıyor. “Ben masumum”, “ben iyi bir anneyim”, “ben harika bir babayım”, “biz mükemmel bir aileyiz”... Hayır! Bu kibir, bu inkâr hali devam ettiği sürece daha çok canlar yanacak.
Peki ne olacak bu işin sonu? Bilen var mı? Bence var. Ama duymak istemiyoruz. Çünkü duymak, harekete geçmek demek. Sorumluluk almak demek. Ve kabul edelim, bu bize zor geliyor.
Ama artık zor dememeliyiz. Bu çocuklar bizim. Onlar geleceğimiz değil, bugünümüz. Ve biz bugün ne yaparsak, yarın da onunla yüzleşeceğiz.
Bu yüzden gençlerimizin geleceği için acilen bir şeyler yapmamız gerekiyor. Yoksa kaybedecek koca bir gelecek bizi bekliyor.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
Leyla
03-06-2025 21:14Yine sesizlik ,yine herkes susuyor ve duymuyor ve bastırılan bı toplum.