Penis Büyütme AmeliyatıPenis Enlargement Surgery TurkeyBurun Estetiği AnkaraLazer Epilasyon AnkaraLazer Epilasyon AnkaraKürtaj AnkaraKızlık Zarı Dikimi AnkaraLazer Epilasyon KonyaCilt Bakımı KonyaKıl Dönmesi Tedavisi AnkaraHemoroid Tedavisi AnkaraMeme Ultrasonu AnkaraRadyolog AnkaraSelülit Tedavisi KonyaGöz Kapağı Estetiği Ankaradeneme bonusu veren sitelerdeneme bonusu veren siteler
deneme bonusu veren sitelerdeneme bonusu veren sitelerdeneme bonusu
Elazığ
31 Mayıs, 2025, Cumartesi
  • DOLAR
    38.77
  • EURO
    43.89
  • ALTIN
    4143.5
  • BIST
    9.391
  • BTC
    102916.45$

Medeni Kurbanlar !!!

30 Mayıs 2025, Cuma 13:34

Kurban Bayramı geliyor.
Kurbanlar kesilmek için şehirlere getirilmeye başlandılar.
Kesileceklerini bilselerdi herhalde tıpış tıpış kamyonlara binmezlerdi.
Zavallı inekler ve koyunlar!!!
Ne kesilmekten kaçmak için akılları,
ne isyan etmek için iradeleri,
ne de dertlerini anlatmak için dilleri var.
Yetenekleri süt vermekle sınırlı.
Kendisinden daha üstün özellik ve yeteneklere sahip insana teslim olmak
ve boyun eğmekten kurtulamıyorlar.
Hindistan’da ineklere özgürlük olduğunu bilselerdi oraya yürüyerek gitmeyi bile göze alırlardı herhalde.
Kurban olmaktan kurtulmak kolay değildir!
Çünkü bu çağda aklı ve iradesi olanlar da kurban olmaktan kurtulamıyor.
Onun için güçlü bir akıl ve irade lazım.
Çünkü ayakları sadece akıl özgür eder.
Şu kadere bakın ki bu çağda Hindistan’da inekler özgür ama insanlar köle ve kurban.

Kamyonlara bindirilen kurbanlıkları her gördüğümde 17. yüzyılın sonlarında Afrika’dan Avrupa ve Amerika’ya
gemilerle götürülen zenci köleleri anlatan AMISTAD isimli film gözümün önüne gelir.
Gemiye binerken saf gözlerle etraflarına bakan ve nereye götürüldüklerinden habersiz zenciler çok dikkat çeker filmde.
O nedenle ben kesilmeye götürülen kurbanların gözlerine mutlaka bakarım.
Sırf o sahnedeki zencileri hatırlamak için.

Amistad filmindeki zencilerin
AKILLARI, İRADELERİ VE DİLLERİ
vardı ama değer görecekleri ve özgür yaşayacakları Hindistan gibi bir vatanları yoktu maalesef.
Gelecekte zengin olacakları hayaliyle kandırılan kapitalizmin ilk kurbanlarıydı onlar.
Kapitalizmin “Makina Tanrısı”na
sunulan en güzel hediye – kurban – zencilerle başlamış oluyordu.
Evet...
Her köle doğal bir kurbandır...
İhtiyaç olduğunda kesilip yenilecektir!!!

Kurban, hedy kökünden gelen bir kelime...
Hediye verme anlamı vardır.
İkinci olarak ise qurbiyyet kökünden, yakınlaşmak anlamını içerir.
Anlam köklerini birleştirdiğimizde, yüce Allah’a yakınlaşmak için en güzel hediyeyi sunmak anlamı çıkar.

Kurban, Allahu Teâlâ'nın müminlere kulluğun nişanesi olarak ne sunduklarını görmek için hediye olarak verilmiş bir fırsat ve imkândır.
Yani bir kişi Allah’a veya bir insana yakınlaşmak istiyorsa hediyeler vererek yakınlaşabilir.
Her yakınlaşma bir dostluk ilişkisi doğurur.
Allah’ın sizi Hz. İbrahim gibi dost olarak seçebilmesi için ise gerekirse en sevdiğiniz olan oğlunuz İsmail’i tereddütsüz kurban olarak vermeyi kabul etmeniz gerekir.

Sizin İsmail’iniz var mı?
Veya en değerli ve sevdiğiniz şey neler?

Her tanrı kendisine güzel adak ve hediyeler sunulmasından büyük haz alır.
Eski çağlarda hayvan yerine insanlar kurban olarak adanırdı sahte tanrılara.
Sahte tanrılara bazen çok güzel bir bayan adanır, bazen asi ve şerefli bir kahraman.
Rabbimiz de kuluyla hediyeleşmek istiyor.

Kurban için bir tanrı olması gerekir.
Sahte veya gerçek fark etmez...
Sahte tanrılar çağında modern kurbanlar zaten her gün bol bol kesiliyor.
Sokaklar kan gölü, liseler kan gölü,
evler kan gölü olmuş durumda.
Tabii bu günlerde en çok bayanlar kesiliyor.

Hayatının tüm amacını para kazanmaya adamış bir insan, para için kurban olmaktan kurtulamıyor.
Hayatını güzel bir bayanı almaya adayanlar, bir bayan için kurban olmaktan kurtulamıyor.
Kurban olmak hayvan için bir seçenek değil ama insan için bir seçenek olmuş.

Her gün haberlerde modern kurbanları ve onların ritüellerini seyrediyoruz.
Hayatının tüm amacını bir makama gelmek için adayan birinin, torpil için zirvedekilere nasıl kurban olduğunu bilen bilir.

Kurban adamak ve adanmaktır.

Mesela "Varlığım Türk varlığına armağan olsun" sözü bir adayış cümlesidir.
Türklüğün devamı için varlığını feda edebileceğini ifade eder.

Veya Meryem’i Allah’a adayan Meryem’in annesi Hanne'nin, karnındaki çocuğu erkek zannederek daha hamileyken
"Allah’ım bunu sana adadım"
demesi buna benzer farklı bir örnektir.

Tabii bilinçli bir adayışla adanmak ile bilinçsizce aldanıp kurban olmak aynı değildir.

Bonzai’ye kurban olanlar...
Kadına kurban olanlar...
Makama kurban olanlar...
Paraya kurban olanlar...
Futbola ve iddiaya kurban olanlar...
Saymakla bitmez...

Tabii, şaşırmamak elde değil.
Bir can, basit şeyler için feda edilir mi?

Hayatın kıymet ve değerini anlamamız açısından şu ayeti iyi anlamak gerekiyor:
“Kestiğiniz kurbanların etleri ve kanları Allah’a ulaşmaz. Ona sadece takvanız – derin sorumluluk bilinciniz – ulaşır.”
(Hac Suresi, 37)

Yani Rabbimiz, adanan veya kurban olan varlığın maddi boyutuyla hiç ilgilenmiyor.
Yapılan ibadetin kalitesine ve bilinçsel, ruhî-ulvî boyutuna bakıyor.

Rabbimiz kendisine adanmamızı istiyor.
Allah, işlerimizi bilinçli yapmamızı istiyor.

Üstteki ayette bize şu mesajı veriyor:
Bilinç ve düşüncenizi hangi şeyi elde etmek için kullanıyorsanız, siz onun kurbanı olursunuz.

Tüm varlığını ve zamanını işine adayanlar veya demokrasiye adayanlar, neye kendilerini adadıklarına çok iyi baksınlar.
Çünkü insan, şeref ve değer olarak her şeyden çok üstündür ve hiçbir şeye kendini adamaması gerekir.
İnsan sadece kendisini yaratan Rabbine kendisini adayabilir.
Çünkü O, zaten onun sahibidir.

Bu adanış da zaten karşılığı sonsuz cennet olan bir ticaret olduğu içindir.

Allah’a inek ve koyunların adanacağı bu modern günlerde,
ömrünü ineğe taparak kendini adamış olan Hindular gibi yaşamak da var...

Sevgi ve bilgi ile kalın...

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum