Elazığ
05 Mayıs, 2024, Pazar
  • DOLAR
    32.34
  • EURO
    34.87
  • ALTIN
    2393.5
  • BIST
    10276.88
  • BTC
    63318.431$

NE MUTLU, EDEBİ UTANMASI OLANA!

08 Aralık 2022, Perşembe 09:32
NE MUTLU, EDEBİ UTANMASI OLANA!

Ne mutlu edebiyle çalışan çalışabilen kadına. Ne mutlu kendi ayaklarının üzerinde durabilen ailesinin medar- ı iftiharı olan kadınlara. Ne mutlu!
                           Kadınlar gönlümüzün efendisi, kadınlar bahçemizin en güzel çiçekleri…
                           Kadın var ana, kadın var abla, kadın var hayat… Kız çocuğu kendini bilmeye başladığından itibaren üstünde durulması gereken en önemli varlık. Saçı güzel, gözü güzel, ahlakı güzel yavrular…
                          Onlarla karşılaşmadığımız yer yok, bağımız bahçemiz, hanemiz yolumuz, işimiz gücümüz, sevgimiz sevdamız onlar. Göğüs kafesimiz kimi zaman, mısralara dizelere ilham, hamur kokulu, oya şekilli, rüzgâr adlı, kısrak soylu onlar… Ne kadar güzel etkileyici kelime arasam bulsam yine yetersiz kalır bana. Anlatsam eksik, anlatmasam eksik, tahtta taç, kâinatta güzellik kadın…
 
                        Her iş sorumluluk gerektirir. Kadın olmak başlı başına cesaret dikkat ve ehemmiyet gerektirir. Ya dik durur ailesinin gururu olur ya da türlü çirkinliklerle rezil. Hele alışkanlık haline gelirse, kötülükleri fenalıkları ile nesilleri etkiler bu durum. Komşulara rezil olur, akrabaya rezil olur, en kötüsü yüce yaratana karşı mahcup olur. O vakit gel gör ki hali içler acısı olur. Bu sebeple aklı başına gelinceye kadar kız çocuklarının sorumluluğu biz ailelerdedir.
                      Gün geçtikçe içine düştüğümüz durumlar ne kadar dikkatli olmamız gerektiğini, peşlerinde gerekirse takipçi olmamız gerektiğini gösteriyor. Çevrenin etkisi ve olumsuzlukların gittikçe çoğalması sonucu gidişat içler acısı oldu. Kızı erkeği de kalmadı doğrusu bu işin. Çocuk sahibi olmadan önce bir hayli düşünmek gerek artık. Saldım çayıra Mevla’m kayıra dönemi çoktan bitti. Allah hepimizi koruya! Edep başlıca durağımız bu bağlamda.
                        Edep başucu kaynağımız olmalı hepimizin. Çünkü edep ve hayâ duygusunun hem iç hem dış cihetle hayata konması ile kadın çirkinliklerden korunmuş olur. Ancak bu şekil kadını günahlardan muhafaza eder ve başkalarını da günaha girmekten alıkoyar. Neticede toplumun hayâsızlığa sürüklenmesinin önüne geçilmiş olur.
                   Dünyada yaşanan birçok rezaletler, ölümler, kanlı-bıçaklı kavgalar, fenalıklar, hiç tasvip edilmeyen münasebetsiz durumlar hep hayasızlık sebebiyledir. Bu çirkinliklere bulaşmamanın yolu insanlara Allah korkusunun verilmesidir. İşte burada yine ailenin önemi ortaya çıkmaktadır. Aile çocuğa biricik evladına bunu vermekle sorumlu tutulmuştur. Allah Teâlâ her türlü hayâsız ve çirkin işten kullarını men eder. İffet, edep, hayâ bilhassa genç hanımlar için en değerli bir mücevher gibidir. Kadınlar böylesi bir mücevhere sâhipler ise onu korumaya hassasiyet göstermeliler. Aksi kendileri için hüsran sebebidir.
                    
               Bu sebeple diyorum ki maddiyat için değerlerinden vazgeçmeyen, ailelerini köye bucağa mahalleye insanlara rezil etmeyen, rezaletlere bulaşmayan, ağabeylerinin başını öne eğmeyen, geldiği kültüre ananelere, soya ihanet etmeyen çocuklar kızlar yetiştirebilmek için önce kendimizi yetiştirmeli, paradan önce maneviyatın değerinin farkına vardırmalı, güzel örnekler ile desteklemeli ve ev yaşamında öz değerleri öne çıkararak bir yaşam sürmeliyiz.
 
                  Nimetlerin en büyüğü ilim ve edeptir. Büyükler eskiden kutsî mekânların kapısının üstüne; «Edep yâ Hû» yazılı levha asarlarmış. Nitekim Üftâde Hazretleri’nin türbesinde; «Edeple giren lütufla çıkar.» yazısı bulunur. Kişi sahip olduğu güzelliklere edebi sayesinde erişir. Nimetleri kaybeden, edebi terk ettiği için kaybeder. Asıl fakir; servet ve vâridâtı olmayan değil, ilmi ve edebi olmayandır. Yine asıl yetim; ana ve babası olmayan  kimsesi olmayan değil, edebi ve hayâsı olmayandır. Çünkü bu hasletler ahlâkın, huzurun, dengenin kaynağıdır.
 
         Olur isen ehl-i edep,
         Edep saâdete sebep.
 
       Ne de güzel söz!
 
                     Bilinmelidir ki her türlü hayâsızlık şeytandandır. Bu gerçeği mukaddes Kitâbımız bize haber veriyor:
“O; size ancak kötülüğü, çirkini ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder.” (el-Bakara, 169)
 
      Yüce Kur’ân’da hayâsızlığı yayanlara karşı da ciddî bir uyarı var:
 
“İnananlar arasında çirkin şeylerin yayılmasını arzulayan kimseler için, dünyada da ahirette de çetin bir azap vardır. Allah bilir siz bilmezsiniz.” (en-Nûr, 19)
        
     Tabi edep deyince utanma duygusu kaçınılmazdır. İnsanız hepimiz hata yapabiliriz elbette. Önemli olan doğrusunu bildiğimiz şeyin yanlışında ısrarcı olmamaktır.
Aristo’ya sorarlar:
 
-   Kadınlarda en çok hoşa giden şey nedir? Aristo:
 
-   Utandığı zaman yüzünde meydana gelen kızartıdır, cevabını verir.
 
          Utanmaya insandan her şey beklenir. Onun dini, imanı da olmadığına göre yapmayacağı kötülük kalmaz. Fakat unutulmamalıdır ki, insanın sadece ekmeğe, yemeğe değil, şerefe de hayâya da ihtiyacı vardır.
 
    Bir defa utanç damarı çatladıktan sonra insanın yapamayacağı hiçbir kötülük yoktur. Cemiyetin düzeninin bozulması, ahlaksızlığın alıp yürümesi, yeni yetişmekte olan nesle bol bol kötü örneklerin verilmesi gibi sayıya hesaba gelmeyen mahzurlar, utanç duygusunun ortadan kalkması sonunda meydana gelir.
 
 Hayâ perdesini kaldıranlar, alın damarını çatlatanlar, iffet örtüsünü yırtanlar insanlardan utanmazlar. Şair der ki:
 
“Gecelerin sonundan korkmuyorsan.
 
Her isteğine işle, utanmıyorsan.
 
Dünyada ve yaşayışta hayır kalmaz.
 
Hayâyı ortadan kaldırırsan.”
 
Ünlü bir kişi evlenmek ister. Ona derler ki:
 
               -  Sana falan kızı alalım. Çok namusludur.
 
              -    Hayır, ben namuslu kız istemiyorum!
 
              -    ...............................?
 
              -     Namus, bir genç kızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Bana (senin için bir kız bulduk, burnu da var) diyebilir misiniz? Elbette kızın burnu olacak. Namus ve hayâ da böyledir. Bana başka özelliklerini söyleyin.
 
Hayâ, kadınlara en güzel süs. Kadın denince akla hayâ gelir.
 
Rasülullah buyurdular ki:
 
“Hayâ güzeldir. Fakat kadınlarda olursa daha güzeldir.”
 
 
      Dua yaşamın kaynağı, ümidin yolcusu. Duamız, edebi okyanus olanlarla karşılaşmak, duamız utanma duygusu olanlarla tanışmak olsun. ALLAH bizleri niyeti iyi olan, bizleri kötülüğüne kötülüklere çekmek isteyenlerle değil, kalbi temiz, yolu berrak insanlarla karşılaştırsın.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.